Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, Meclis Başkanı Süleyman Özer, Başkan Yardımcısı M.Cihangir Deniz ve Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ayhan Kızılsavaş, Antalya basınıyla bir araya gelerek,  Oda çalışmalarının yanı sıra, 2018 yılı sonunda yapılan beklenti anketinin sonuçlarını ve gündeme dair görüşlerini paylaştı. “Basının gündeminde daha çok siyaset var, ama ekonomik durum artık siyaset kadar önemli hale geldi” diyen ATSO Başkanı Davut Çetin, “Antalya olarak bu yıl 15 milyon turist ağırlayacağız. Böyle bir kentte umutsuzluğa ve karamsarlığa yer olmamalı” ifadesini kullandı.

Davut Çetin’in konuşması şöyle;

“Ekonomide durgunluk ve küçülme dönemindeyiz, herkes bunun ne kadar süreceğini, ekonominin nereye gideceğini merak ediyor. Biz verileri izliyoruz, ama verileri izlemek yetmiyor. Ekonomide net öngörü yapabilmek için, para ve maliye politikalarında ne zaman hangi adımların atılacağını bilmek gerekiyor. Türkiye’de genellikle kısa vadeli öngörü yapabiliyoruz.

Bu dönemde ekonomide beklentileri yönetmek çok önemli bir husustur. Türkiye’de bazen çok iyimser, bazen çok kötümser oluyoruz. Ekonomiye toz pembe bakmak da karanlık bakmak da doğru değildir. Ayrıca, makro ekonomide değişiklik büyük şirketleri daha fazla etkiler, KOBİ’lerin daha esnek olması gerekir. Hepimiz daha iyi hesap yapmayı, daha iyi önlem almayı öğrenmeliyiz. Oda olarak biz her zaman verileri paylaşarak hem ekonomi yönetimini hem üyelerimizi uyarmaya çaba harcıyoruz. Son dönemde bir karamsarlık havası var, elbette ekonomide sorun çok, ama biz Antalya olarak birçok artılara sahibiz, geleceğe güvenimizi kaybetmemeliyiz.

Bildiğiniz gibi, ekonomide daralma 2018’de önce inşaat yatırımlarıyla başladı. Diğer sektörlerde yavaşlama ise kur şokundan sonra dördüncü çeyrekte başladı ve devam ediyor. Henüz güven endekslerinde net bir düzelme olmadı. Şubat ayında hizmet sektöründe bir iyileşme var, fakat inşaat ve perakende sektörlerin beklentileri halen olumlu değil.

Aynı durumu tüketici güveninde de görüyoruz. Kasımda bir düzelme olmuştu, Aralıktan bu yana tüketici güveni de azaldı.

Son yıllarda ekonomide canlanma ve büyüme krediye çok bağımlı hale gelmiştir. Oysa Eylül ayından bu yana krediler düşmüştür.

Ekonomi yönetimi kredi artışını teşvik ediyor. Kamu bankaları imkanlarını zorluyorlar. Ancak, bu dönemde bu tür zorlamalar da yetmiyor. Mevduatlar çoğunlukla kısa vade ve döviz mevduatıdır. Bu nedenle kredi vermek için kaynak kısıtlı. Türkiye’de yıllardır büyümenin kaynağı kredi, onun kaynağı da dış borçtur. Yani bankalar döviz kredisi alıp, içeride kredi vermişlerdir. Şimdi hem döviz borçlanmasında sınırdayız hem de içeride krediler yapılandırıldığı için kredilerin geri dönüşü yavaşladı. Ayrıca geri ödenmeyen ve ertelenen krediler bankaları zorlamaktadır.

Bu gelişmeler yabancı sermayeyi ürkütüyor. Son aylarda Türk tahvillerine yabancı sermaye gelmiyor.

Halkımız ise parayı döviz mevduatına yatırıyor.

Eylül’den bu yana yerlilerin mevduatı 150 milyar dolardan 169 milyar dolara yükseldi. Artış özellikle şahıs hesaplarından geliyor. Bunlar ekonomide bir güven sorunu olduğuna işaret etmektedir.

Ekonomide güven sağlamak, geçici politikalardan daha önemli hale gelmiştir. Hükümetin bu durumu dikkate alacağını tahmin ediyorum. Şu anda daha çok piyasa canlanması ve istihdam teşvikleri önceliklidir. En azından seçimden sonra güven artırıcı önlemlerin hemen alınması gereklidir. Dün Sayın Maliye ve Hazine bakanı 6 yıldır seçimler nedeniyle reform yapılmadığını, bu yıl vergi  reformu gibi adımlar atılacağını ifade ettiler. Asıl önemlisi, eğitim, hukuk, siyasi uzlaşma, liyakat sistemi gibi her alanda reform yapılmasıdır.

Yavaşlamanın hızlandığını görüyoruz

Antalya ekonomisindeki veriler Türkiye genelinden biraz daha iyi olmakla birlikte, yavaşlamanın hızlandığını görüyoruz. Meclis toplantısında aylık verileri paylaşıyoruz. Burada kısaca tekrar bakabiliriz.

 

2018 yılı turizmde bir rekor yılı oldu. Diğer verilerde de Türkiye ortalamasından daha iyi bir performans kaydettik. Çalışan sayısı artışı Türkiye’de negatif iken, Antalya’da %5.5 arttı. Karşılıksız çek oranı son aylarda %4’e çıktı, fakat yıl ortalaması makul düzeyde kaldı. 2016’da %8’lere çıktığımız için %4 düzeyi bile henüz çok yüksek sayılmaz.

Vergi ve KDV tahsilatında 2018’de Türkiye ortalamasının çok üzerine çıktık. Yatırım teşvik belgelerinde de olumlu bir gelişme kaydettik.

Konut satışları Türkiye’de eksi iken, Antalya’da %4.4 oranında arttı.

Yıl sonuna kadar veriler böyle geldi, fakat son aylarda Antalya verilerinde de bozulma başladı. Antalya’da kredi hacmi Eylül ayında 94 milyar liraya çıkmıştı, Aralık ayında 83 milyara indi. Kamu bankalarının kredi kampanyalarına rağmen bu daralma gerçekleşmiştir.

Ocak ayında KDV tahsilatında halen Türkiye’ye göre daha iyi durumdayız, ama yavaşlama görüyoruz.  Konut satışlarımız Ocak ayında Türkiye ortalamasıyla aynı ölçüde, yaklaşık dörtte bir oranında düştü.

Ocak ayında ihracatımızda da mermer ihracatına bağlı gerileme gördük. Dünya ekonomisinde yavaşlama, Çin’de inşaat yatırımlarının azalması ihracatımızı etkilemektedir. Yaş meyve ve sebze ihracatımız tek haneli oranlarda artmaktadır. Irak gibi birkaç pazara sebze ihracatı azaldı. Üründe azalma, maliyet ve fiyat artışları da ihracatı yavaşlatmaktadır.

2018 yılında turizmde rekor kırmamıza ve Türkiye ortalaması üzerindeki performansa rağmen, son aylarda ekonomideki bozulma Antalya’yı da etkiledi ve moralleri bozdu.

Kent merkezinde cadde ticaretinin durumunu, yani küçük esnafın durumunu anlamak için yaptığımız ankette de moral bozukluğu ve karamsarlık görüyoruz. Salı günü küçük bir meclis anketi yaptık, orada da benzer sonuçlar ortaya çıktı.

Bu yıl 1081 işyerinde anket uygulandı. Anket yapılan sektörleri ve bölgeleri kent merkezindeki üye profilimize ve perakende ticaretin yapısına göre belirliyoruz.

Anketi üç merkez ilçemizde cadde ticareti yoğunluğuna göre yapıyoruz. İşyerlerinin %61 Muratpaşa ilçemizdedir.

AESOB üyelerini de ankete dahil ediyoruz. Yüzde 54 bizim üyemiz, %46 AESOB üyesi.

İşyerlerinin dağılımı bizim üye dağılımız esasına göre belirlendi. Yarısına yakını yeme-içme yeri, market-gıda sektörü şirketleri.

Antalya’da işyerlerinin ezici kısmı kiralık işyeri, bu yıl kendi mülkü olan işyeri oranında bir artış görüyoruz. Bunun bir kısmı örneklemin değişmesindendir, ama yeni inşaatlar ve işyeri sayısı artışı da bunu teşvik etmektedir.

Anket, bayi ve şube oranlarının düşüş, tek işyeri oranının artış olduğunu göstermektedir. Son yıllarda bayilik zayıflıyor, kent merkezinde ya tek işyeri ya da franchise türü işletmeler artıyor. Özellikle internet üzerinden satışlar geleneksel yapıyı değiştiriyor.

İşletmelerin %85’inde ortaklık olmadığını görüyoruz. Market türü küçük işyerleri neredeyse tamamen ortaksız, merkezdeki giyim mağazaları da ortaksız işletmeler. Yeme içme yerlerinde ve dayanıklı tüketimde işyerlerinin yaklaşık %20’si ortaklı işletme. Biz ortaklıklar artsın isterken, bu konuda olumlu bir gelişme olmuyor. Aslında gerçek ortak işletmeleri daha fazla teşvik etmeliyiz.

Sektördeki çalışma süresinde konaklama, kuyum ve dayanıklı tüketimde eski işletmelerin oranı yüksek, her üç işletmeden biri 20 yılın üzerinde faaliyete sahip. Fakat özellikle yeme-içme ve marketlerde durum tersine. Son yıllarda çok kafe açılması verilere de yansıyor. Yeme-içme yerlerinde yeni işletme oranı %37’ye çıkıyor.  Market, gıda sektörlerinde de el değiştirme çok oluyor.

Market ve yeme-içme işletmeleri nedeniyle tek sektörde faaliyet gösteren küçük işletme sayısında artış görüyoruz.

Buraya kadar olan sorular işyerlerin yapısı veya niteliklerine ilişkindi. Buna rağmen önemli bulgular elde etmiş olduk. Bundan sonraki sorular ise satış hacmi ve beklenti sorularıdır, bizim için daha önemli sorulardır.

Bir önceki yıla göre satış hacmi değişimi sorusu önemli bir sorudur, ama sonuç biraz ilginç olmuştur. Bu yıl işyerlerine 2017 satışlarını ve 2018 satışlarını ayrı ayrı sorduk. 2018’de satış değişimi daha kötü görünüyor. Bu yıl turist sayısı arttı, merkeze gelen turist de arttı. Özellikle kur artışı döviz cinsinden bazı fiyatları düşürdü AVM’lerde alışveriş yapan daha fazla turist gördük. Buna rağmen böyle bir sonuç, ya son aylardaki düşüşü yansıtmaktadır ya karamsarlık anket cevaplarına yansımıştır.

Bir diğer önemli sorumuz turizmden etkilenme oranıdır. İlginç bir durum, turizmle bağlantısı olmayan işyeri oranının %31’e yükselmiş olmasıdır. Yeme-içme yerlerinde, market-gıda işletmelerinde ve dayanıklı tüketimde turizmle bağlı olmadığını söyleyenler %34 oranındadır. Bu nedenle anket genelinde oran yükselmiştir. Buna karşılık giyim, kuyum, deri sektörlerinde ise turizme bağımlılık %75 düzeyindedir ve bu sektörlerde turizme bağımlılık artmıştır.

Çalışan sayısında büyük oranda istihdam korunmuş durumdadır. Çalışan sayısında azalma ve artış belirtenlerin oranı da çok benzerdir. Küçük işletmelerde istihdam hızlı değişmemektedir.

Kredi konusundaki soruda, bu yıl kredi kullanamıyor şıkkını da ekledik, çünkü bankalardan kredi alınamadığı şikayetleri artmaya başlamıştı. Gerçekten de %23’e yakın oranda kredi kullanamayan işletme olduğu ortaya çıktı.

Kredi almakta zorluk yaşanması 2018’de arttı, zaten kredi rakamları ortada.

Kredi ödemelerinde zorluk yaşayanların oranı yaklaşık %50 düzeyinde. SGK prim ödemelerinde sorun yaşayan oranı daha yüksek. Kredi alma zorluğu ve SGK prim ödeme zorluğu bütün sektörlerde görülmektedir ve işyerlerinin yarısına yakınının finansman sorunu yaşadığı anlaşılmaktadır.

Bizim için önemli bir soru alacak tahsilatı durumudur, anketimizde beklemediğimiz bir biçimde alacak tahsilatının önceki yıla göre kötüleştiği sonucu çıkmıştır. Kur şoku finansman, alacak tahsilatı konularında olumsuz bir durum ortaya çıkarmıştır.

Fiyatların enflasyona göre nasıl arttığını soruyoruz. İşyerlerinin %47’si fiyatlarının enflasyon oranından fazla arttığını ifade etmektedir. Yeme-içme yerleri gibi hizmet sektöründe fiyat artışı enflasyonun altındadır. Giyim ve konaklama sektöründe enflasyon üzerinde fiyat artışı yapılmıştır.

Maliyetler konusunda ise işyerlerinin %85’i girdi maliyetlerinin enflasyondan fazla arttığını belirtmişlerdir. Bu hususta, genel olarak maliyetlerin daha fazla arttığı, ancak fiyatlara tam yansıtılamadığı görülmektedir.

2019 beklenti anketi

2019’da satış beklentisi olumsuz çıkmıştır. Satışlarda azalma bekleyen oranı bir önceki yıl %30 iken, bu yıl %57’ye çıktı. Bu karamsarlık oranı kent merkezindeki konaklama sektöründe bile %40’tır. Bazı sektörlerde %60’a çıkmaktadır. Turizmde artışın devam etmesini beklerken, buna rağmen işletmelerde karamsarlığın beklediğimizden fazla olduğunu anlıyoruz.

Türkiye ekonomisi geneline ilişkin beklenti ise daha da kötüdür. %63.5 ekonominin kötüye gideceği düşüncesindedir.

En önemli sorunlar durgunluk, vergi ve primlerin yüksekliğidir. Ekonomide temel sorunlar sıralaması önceki yıla göre değişmemiştir.

İşyerlerinin destek taleplerinin sıralaması da değişmemiştir. Vergi ve prim indirimi, kredi faizi indirimi, kira desteği ilk 4 sıradadır. Ancak, daha sonraki grupta önceki yıl ödeme erteleme talepleri varken, bu yıl kredi ve tahsilat öne çıkmıştır.

Bir önemli hususta Türkiye ekonomisi sorunlarıyla ilgili sorudadır. İşsizlik ilk sıraya çıkmıştır. Ekonomide belirsizlik ikinci sırada yerini korumaktadır. Faiz oranlarının yüksekliği önceki yıl gibi, üçüncü sırada. Dış politika sorunları ikinci sıradan beşinci sıraya gerilemiştir. Türkiye ekonomisine ilişkin beklenti Antalya ekonomisi beklentisinden daha olumsuzdur.

Sonuç olarak 2018’de turizmde ve birçok veride iyileşmeye rağmen ekonomideki kur şoku, finansman sorunu ve durgunluk karamsarlığı artırmıştır.

Meclis anketimizde de bu karamsarlık vardı. Başlangıçta söylediğim gibi ya çok iyimser ya çok kötümser oluyoruz, oysa daha rasyonel olmaya çalışmalıyız.

Sizlerin aracılığıyla üyelerimize, üyelerimize ve esnafımıza şu mesajı vermek isterim. Biz bu yıl 15 milyona yakın yabancı turist bekliyoruz. Böyle bir kentte karamsarlığa, ümitsizliğe kapılmamalıyız. Veriler Türkiye genelinden iyi olduğumuzu gösteriyor. Bu avantajımızı değerlendirmeye ve hep birlikte Antalya’da turizmi çeşitlendirmeye, kent turizmini geliştirmeye, ticaretimizi geliştirmeye çalışmalıyız.

Üyelerimiz bizim faaliyetlerimize bakarak biraz daha ümitli olmalılar. 2018’de biz güzel çalışmalar başlattık ve Antalya’da bunun yararlarını göreceğimize inanıyorum.

Antalya 4.0 çalışmaları kapsamında Oda bünyesinde inovasyon merkezi “İNOVATSO’yu açtık. Growtech Fuarı kapsamında Tarım İnovasyon Yarışması düzenledik. E-Ticarete ilk adım programı eğitimleri gerçekleştiriyoruz. Genel seçimlerin yanı sıra, Antalya 4.0 Odaklı Yerel Seçim Bildirgesi hazırladık, adaylara veriyoruz.

Devlet Destekleri Zirvesi yaptık, Aksu’da Toplu İşyerleri çalışmalarımız sürüyor. Etik Belge Sayısı verdiğimiz üye sayısı bine yaklaştı.

Antalya Kültür Sanat merkezimiz; “Yıldız Moran  – Zamansız Fotoğraflar Sergisi”, “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri-Aksu Köy Enstitüsü” ve “Zamanın Sessiz Tanıkları” sergilerine ev sahipliği yaptı. Felsefe Buluşmaları’nın yanı sıra, kültür-sanat odaklı eğitimlerimiz sürüyor.

Uluslararası İlişkiler

 

ATSO yabancı heyetlerin uğrak noktası olmaya devam etti. İhracat Destek Ofisi hizmeti vermeye başladık. Uluslararası işlerimizi ATSO Global yapısı altında topladık. Dış Ticaret Kulübü oluşturduk. Üyelerimiz için yeni pazar arayışları kapsamında Güney Afrika ve Brezilya “Ülke günleri” yaptık.

 

Bugüne kadar Yapı, Tarım Gıda URGE’leri yapıldı. 2. Tarım URGE’si devam ediyor, Brezilya’ya gidilecek. Gıda kümesi kurulması çalışmaları devam ediyor. Mobilya için ön fizibilite yapılıyor. HİSER – Sağlık için başvuru yapıldı ve Bilişim için çalışılıyor.

Berlin ITB ve Moskova MITT’in yanı sıra, Rusya’da düzenlenen “Türkiye Günü”ne katıldık.

Kente Dair Çalışmalar

Antalya adına İstihdam ödülü aldık

SİAD’larla birlikte “Yeni Müzemizi Eski Yerinde İstiyoruz” kampanyası başlattık. Antalya Piyazı’na coğrafi belge aldık. Ayşe Sak Uygulamalı Bilimler Fakültesi ile staj protokolü yaptık.

Dijital Oda

ATSO A Sınıfı Oda Hizmet Belgemizi yeniledik. Oda olarak Süreçlerimizi dijitale taşıdık. 01.12 2016’da ilk e-belgeyi verdik. Bugüne kadar toplamda 30 bin belge internet üzerinden verildi.

ATSO Vizyon Dergisi’ni dijitale aldık.

Mobil ATSO projesine başladık. Yılın ilk yarısında bitirmeyi planlıyoruz. Meclis toplantımızı internet üzerinden canlı vermeye başladık.

ATSO Akademi; 2017’de 103 Eğitim, 3016 katılımcı, 218’de 97 eğitim, 5398 katılımcıya ulaştı. ATSO MESEM, Türkiye’de ilklere imza atarak mesleki belgelendirme yapıyor. Servis Görevlisi, Bar Görevlisi,Servis Yöneticisi, Barista, Aşçı mesleklerinde, belgelendirmenin zorunlu olduğu 13 farklı çok tehlikeli meslekte belgelendirme yapıyoruz

 2019’a hızlı girdik…

Beyazdan Maviye Kay-Sür-Yüz etkinliği gerçekleştirdik. İlk kez yaptığımız bu etkinlik ile Antalya’da bir hayali hayata geçirdik. Bu etkinliği önümüzdeki yıllarda uluslararası seviyeye çıkarmak istiyoruz.

TOBB-Bankalar Birliği Toplantısı, Girişimcilik Zirvesi, Teknoloji Buluşmaları’na evsahipliği yaptık.

SİAD’lar ve TMMOB’lar ile bir araya geldik.

Bu çalışmalar dışında sektör sorunlarına TOBB nezdinde çözüm arıyoruz. TOBB’un talep ettiği sektörel önlemlerin bir kısmı uygulamaya giriyor. KOBİ kredileri, vergi indirimi, SGK prim desteği gibi önlemlerde TOBB’un önemli rolü oluyor.

Son dönemde TOBB olarak bölgesel sorunlar ve sektörel sorunlarla ilgili olarak iki ayrı şura düzenledik. Birincisine Sayın Cumhurbaşkanı katıldı, bu hafta yaptığımız toplantıya 7 bakan birlikte katıldı, toplantı tam 7.5 saat sürdü. Bu çabalarımız sonucunda vergi indirimleri, KDV iadelerinin hızlandırılması, KOBİ destekleri, istihdam teşvikleri, meslek liseleri yönetimine Odalarında girmesi gibi adımlar çıktı.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak yerel seçimlerden sonra Türkiye’nin siyasi uzlaşma ve diyalog ile yapısal reformlara başlaması ve Antalya’nın da birliktelik içerisinde Antalya 4.0 vizyon belgesinde yer alan adımları attığı takdirde hızlı bir toparlanmaya geçeceğimize inancımızı ifade etmek istiyorum. Sorunları konuşmalı ve çözüm aramalıyız, ama ümitsizliğe kapılmaya da hakkımız yoktur.”