4.Grup (Tarım ürünlerinin işlenmesi ve gıda üretimi) Meslek Komitesi, Türk Gıda Kodeksi’ndeki bazı kural ve standartların uygulama ve ölçümünde sıkıntılar yaşandığı için gözden geçirilerek revize edilmesi gerektiğini belirtti.
Son yayınlanan “Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği” ile etiketleme kurallarına getirilen yeni düzenlemeler hakkında sektörden gelen yoğun sorular olduğunu dile getiren komite üyeleri, bu nedenle üyelere yönelik bilgilendirme toplantısı düzenleme kararı aldı.
Komite üyeleri, gıda maddesinin kimliği olan etiketlerin, gıda güvenliğinin sağlanmasında, tüketicinin doğru bilgilenmesinde ve gıda işletmecisinin satmakta olduğu gıda ile ilgili tüketiciye ileteceği mesajları taşımakta çok önemli işlevleri olduğunu hatırlatarak, etiket üzerinde; gıda maddelerinin etiketlerinin ne şekilde olacağı, hangi bilgileri mutlaka içermesi gerektiği, hangi bilgi veya ifadeleri içeremeyeceğinin yasal düzenlemelerle belirlendiğini ve bu konudaki düzenlemelerin gıdaların uluslararası rekabetinde de son derece önemli olduğunu vurguladılar.
Ülkemizde 26 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu yönetmelik ile yeni bir dönemin başladığını söyleyen komite üyeleri, etiketleme ve beyanlarla ilgili mevzuat düzenlemelerinin, gıda düzenlemeleri içerisinde en karmaşık, yoruma ve dolayısıyla hatalara açık olan, sübjektif kriterler barındıran düzenlemeler olduğu, bu nedenle hem tüketici hem de üreticilerin sürekli ve etkin bir eğitime ihtiyaç duyduğunu ifade ettiler.
Her ne kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan kılavuz ile büyük bir adım atılsa da etiketlemedeki hatalı uygulamalar kaynaklı “Gıda Güvenliği” ve “Gıda Güvenilirliği” konusunda yaşanan kargaşanın hala devam ettiğine vurgu yapan komite üyeleri, bu kapsamda, komite üyeleri tarafından gıda zincirinin tüm aşamalarında, gıda işletmecilerine uygulanan Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği’nin yarattığı yoruma dayalı yanlış anlamaların söz konusu olduğunu belirttiler.
Komite üyeleri, kamu ile özel sektör arasında yaşanılan sıkıntıların ortadan kaldırılması, üreticiler arasında oluşan haksız rekabetin önlenmesi ve uygulamada birlik sağlaması amacı ile Odamız 4. Grup (Tarım ürünlerinin işlenmesi ve gıda üretimi), 2. Grup (hayvancılık ve hayvansal ürünler), 5. Grup (içecek) ve 7. Grup (ekmek, un ve unlu mamuller) üyelerine yönelik Ocak ayı içerisinde Odamız Meclis Salonu’nda bir bilgilendirme toplantısı yapılmasını önerdiler ve toplantıya konuşmacı olarak Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkililerinin çağırılmasını istediler. Toplantı duyurularının ilgili gruplara elektronik posta ve sms aracılığı ile yapılması istendi.
GIDA KODEKSİ TEBLİĞİ
“Türk Gıda Kodeksi Reçel, Jöle, Marmelat ve Tatlandırılmış Kestane Püresi Tebliği” ni değerlendiren komite üyeleri, buradaki tanımların, değerlerin ülkemizde yetişen meyveler ve reçel üretimi (yöntemler, çeşitler vb.) göz önüne alınarak revize edilmesini istedi.
Tebliğde Türkiye’de üretilen ve geleneksel reçel/marmelat üretiminde kullanılan meyvelerin yanında ülkemizde yetiştirilmeyen meyvelerle ilgili çalışmalar ve değerlerin de mevcut olduğunu dile getiren komite üyeleri, söz konusu tebliğde ülkemizde yetiştirilen ve reçel/marmelat üretiminde yoğun olarak kullanılan bazı meyvelerin özelliklerine detaylı olarak yer verilmediğini belirttiler.
Tebliğde geçen ekstra geleneksel reçel, ekstra reçel, geleneksel marmelat, geleneksel reçel, marmelat ve reçel tanımları arasında çok fark olmadığını belirten komite üyeleri, bu yüzden kavram kargaşası yaşandığını da belirttiler. Yine tebliğin bir maddesinde “Geleneksel reçellerde meyve oranı en az % 35 olmalıdır” ifadesinin bulunmasına karşın bunun hangi yöntemle ölçüleceğinin ilgili mevzuatta açıkça yer verilmediğine işaret eden komite üyeleri, bu kapsamda, bahse konu tebliğde geçen tanımların, değerlerin ülkemizde yetişen meyveler ve reçel üretimi (yöntemler, çeşitler vb.) göz önüne alınarak revize edilmesi gerektiği ifade ederek yoruma mahal vermeyecek şekilde daha açıklayıcı ve net ifadeler kullanılarak düzleme yapılmasını önerdiler. Komite, önerilerinin TOBB aracılığıyla T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’na iletilmesini istedi.
MEYVE ORANI
Reçel imalatı yapan grup üyelerinden gelen şikayetleri ele alan komite üyeleri, tüm reçel çeşitlerinin meyve oranı analizinin vişne reçeli standardına göre yapıldığını, zira ülkemizde çok farklı meyvelerin reçel yapımında kullanıldığı, bu meyvelerin vişnenin yapısına benzemediğinden dolayı yapılan analizlerde yanlış sonuçlar alındığı ve bu durumun piyasada olumsuz etki bıraktığını bildirdiler.
Bahse konu, TS3958 Vişne Reçeli Standardına göre; meyve, pulp ve püre parçaları için aynı yöntemle meyve oranı ölçüldüğü, ancak bazı bütün meyvelerin (karadut, ahududu vb.), parçalı meyveler, pulp ve püre halinde meyvelerin yapıları gereği pişme esnasında tamamen ya da büyük bir bölümünün şuruba geçiş yaptığını hatırlatan komite üyeleri, standarda göre su ile şurup süzülerek ölçüm yapıldığından, şuruba geçen meyve parçalarının süzülen su ile uzaklaştığını, dolayısıyla yapılan analiz sonucunda meyve oranının olduğundan az çıkmasına sebep olduğuna işaret ettiler.
Komite üyeleri, %45 meyveli olarak pişirilen karadut reçelinin standardın tayin ettiği yöntemle meyve oranı ölçüldüğünde ortalama %25 değerinin elde edilebildiğini örnek olarak dile getirdiler. Aynı şekilde küp sarı incirden yapılan ve %65 meyveli olarak pişirilen reçelin analizler sonucunda elde edilen değerinin yaklaşık %27 olarak çıktığını ifade eden komite üyeleri, mevcut durumun diğer yaban mersini, ahududu, şeftali, kayısı, karadut, böğürtlen ve tüm küp kesilmiş meyvelerden yapılan reçeller İçin de geçerli olduğunu hatırlattılar.
Türk Gıda Kodeksi Reçel, Jöle, Marmelat ve Tatlandırılmış Kestane Püresi Tebliği’ne göre, “Geleneksel reçellerde meyve oranı en az % 35 olmalıdır.” hükmünün bulunduğunu belirten komite üyeleri, bahse konu standarda göre yapılan analiz sonuçlarının bu hüküm esas alınarak değerlendirildiğini, bazı reçellerin yeteri kadar meyve oranına sahip olduğu halde pişme esnasında yapıları gereği büyük bir kısmının şuruba karıştığı ve pişme esnasında dağılmayan vişne ile aynı yöntemle ölçüldüğünü, dolayısıyla doğru sonuçlar vermediğini, bu sonuçların bir takım zorluklara ve yanlış anlaşılmalara neden olduğunu ifade ederek, bahse konu standardın revize edilmesini önerdiler.
Komite, önerilerinin TOBB aracılığıyla Türk Standartları Enstitüsü’ne iletilmesini istedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu, komitenin öneri ve isteklerini yerinde bularak gerekli yazışmaları başlattı.