TÜİK iki yıl arayla üçer yıllık dönemler için işletmelerin yenilik araştırmasını yapmaktadır. Bu araştırma kapsamında elde edilen istatistikler, girişimlerin yürüttükleri yenilik faaliyetlerinin yanı sıra bu faaliyetler için kullanılan stratejiler ve bilgi kaynakları, işbirliği, maliyetler, yenilik faaliyetinin gerçekleştirilmesini engelleyen faktörler vb. konularda bilgi vermektedir. Bu araştırmada temel hedef, girişimlerin inovasyon alanındaki profillerini ortaya koymaktır. Bu kapsamda işletmelerin inovasyon yapıp yapmadıklarından ziyade nasıl inovasyon yaptıkları daha önemli olmaktadır. Bu nedenle yıllar içinde soru kılavuzunda da değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda inovasyon kavramı sadece tasarım açısından yenilikten ziyade organizasyonel ve süreç yeniliklerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Tüm bu değişikliklerle birlikte yenilik faaliyetleri, aşağıdaki maddelerden bir ya da birkaçının gerçekleştirilmiş olması şeklinde revize edilmiştir.
- Araştırma ve Deneysel Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri
- Mühendislik, tasarım ve diğer yaratıcı faaliyetler
- Pazarlama ve marka değeri faaliyetleri
- Fikri mülkiyet ile ilgili faaliyetler
- Çalışanların eğitimleri
- Yazılım geliştirme ve veri tabanı faaliyetleri
- Maddi varlıkların elde edilmesi ve kiralanmasına yönelik faaliyetler
- İnovasyon yönetimi faaliyetleri
Araştırma kapsamında sanayi ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerden örnekleme yöntemi ile tespit edilen girişimlere OECD metodolojisine uygun olarak Oslo Kılavuzuna dayanan Topluluk Yenilik Anketi Model Soru Formu’nda yer alan sorular yöneltilmiştir.
2018-2020 yıllarını kapsayan en son araştırmada 10 ve daha fazla çalışanı bulunan girişimlerden yenilik faaliyetinde bulunanların oranı %38,5 olarak belirlenmiştir. Bir önceki dönemde (2016-2018) bu oran %36,0 olarak hesaplanmıştı. 10-49 çalışanı bulunan işletmelerde bu oran %35,9 iken 250 ve üzeri çalışana sahip girişimlerde yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin oranı %67,3’e çıkmaktadır. Sanayi sektöründeki girişimlerin %42,5’i yenilik faaliyetinde bulunurken hizmet sektöründe bu oran %33,5’e düşmektedir. Yenilik çeşidi açısından değerlendirildiğinde ise ürün yenilikçisi girişimler %19,7 seviyesinde iken iş sürecinde yenilik yapan girişimlerin oranı %30,2’yi bulmaktadır. Ürün yeniliği yapan girişimler arasında mal yeniliği yapanların oranı %79,2, hizmet yeniliği yapanların oranı ise %69,2 olarak hesaplanmıştır. Yeni veya önemli ölçüde iyileştirilmiş ürünlerin pazardaki durumu ele alındığında, ürün yeniliklerinin %83,4’ünün girişim için yeni olduğu, %59,9’unun ise girişimin faaliyet gösterdiği pazar için yeni olduğu gözlemlenmiştir.
Girişimlerin %30,2’si temel işletmecilik fonksiyonları olarak da adlandırılan iş süreci yeniliğinde bulunmuştur. Bir önceki araştırma sonuçlarında bu oran %29,0’dı. İş süreçlerinde en fazla yeniliğin uygulandığı alan, %77,8 ile mal üretme veya hizmet sağlama yöntemleri oldu. Bu kategoriyi %74,5 ile muhasebe veya diğer idari işlemler ve %68,8 ile bilgi işlem veya iletişim yöntemleri izledi. Ayrıca iş süreçlerinde yenilik yapanların %94,3’ü bu yeniliği kendi bünyesinde dışarıdan hizmet almadan gerçekleştirdi.
Yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin oranı (%)
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %31,9’u finansal destek almıştır. Bu girişimlerin %92,9’una merkezi kamu kurum/kuruluşları (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB vb.), %12,9’una yerel veya bölgesel kamu kuruluşları (belediye, valilik vb.) tarafından finansal destek verilmiştir. Avrupa Birliği (AB) Horizon 2020 Araştırma ve İnovasyon Programından destek alanların oranı %5,7, diğer AB kurumlarının finansal desteklerinden yararlananların oranı ise %6,8 olarak hesaplanmıştır.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %27,7’si diğer girişim, kişi veya kuruluşlar ile işbirliği yapmıştır. Bu girişimlerin %66,2’si Ar-Ge veya diğer yenilik faaliyetlerinde işbirliği yaparken diğer rutin girişimcilik faaliyetlerinde işbirliği yapan girişimlerin oranı %68,5 oldu. Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %18,1’i yurt içinde, %7,2’si Avrupa ülkelerinde ve %4,8’i diğer ülkelerde Ar-Ge/yenilik faaliyetleri için işbirliğine gitmiştir.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimler mevcut müşteri gruplarını memnun etme (%76,14) ve yüksek kaliteye odaklanma (%76,1) stratejilerini benimsemişlerdir. Özellikle 250 ve daha fazla çalışanı bulunan işletmelerde yüksek kaliteye odaklanma stratejisi oldukça benimsenmiş bu tipteki girişimler iç bu oran %86’yı bulmuştur. Mevcut müşteriyi memnun etme ve yüksek kalite stratejilerini, müşteriye özel çözümlere odaklanma (%67,7) ve yeni müşteri gruplarına ulaşmaya odaklanma (%67,1) stratejileri takip etmiştir. Yenilik faaliyetinde bulunan girişimler arasında, düşük fiyat stratejisine odaklanma en az benimsenen strateji olmuştur.
Bir girişim tarafından yapılan yenilik faaliyetlerinin koruma altına alınması adına bir sonraki adım olarak fikri mülkiyet haklarının alınması gelmektedir. 2018-2020 yılları arasında yenilik yapan girişimlerin %47,4’ü ticari marka tescili yaptırırken %25,3’ü de patent başvurusunda bulunmuştur. Bu kapsamda yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin neredeyse yarısı marka tescili yaptırmış, her dört yenilikçi girişimden biri de patent başvurusu yapmıştır.
Elbette bir girişimi kurmak kadar bu girişimin sürdürülebilir olması da büyük önem arz etmektedir. Girişimin sürdürülebilirliği ise sürekli kendisini yenilemesi, geliştirmesi, rakipleri arasında öne çıkacak, kendisini özel kılacak atılımlarda bulunmasını gerektirir. Ancak yenilik faaliyetinde bulunmak her zaman kolay olmayabilir. Bu konuda girişimcilerin karşılaştığı birçok engel mevcuttur. Araştırmanın neticesinde girişimlerin yarısından fazlası, yenilik faaliyetinde bulunmamalarının sebebinin yüksek maliyetler olduğunu belirtmiştir. Güçlü pazar rekabeti ise girişimcilerin yenilik yapmasının önündeki bir diğer önemli engel olarak ortaya çıkmıştır. Girişim bünyesindeki finans kaynaklarının yetersizliği, kamu hibeleri ya da sübvansiyonlarını elde etmedeki zorluklar ve kredi veya girişim sermayesi/özel sermaye yetersizliği gibi genellikle finans kaynaklı zorluklar da sırasıyla girişimcilerin yenilik konusunda önlerindeki en büyük engeller olarak karşımıza çıkmaktadır.
TÜİK tarafından yapılan bu çalışmadan elde edilen sonuçlar yeniliği ve yeniliğin ülke ekonomisine katkısının daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Karar alıcıların bilim, sanayi ve hizmet gibi konularda geliştirecekleri politikalara ve buradan yola çıkarak oluşturulacak genel ekonomik politikalara önemli bir ışık tutacaktır. Son üç yıla ait yapılan araştırmada yenilik faaliyetlerini çok büyük oranda büyük işletmelerin yaptığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca yenilik faaliyetinde bulunmayan işletmeler ise önlerindeki en büyük engellerin yeterli finansal kaynaklarının olmamasını ve buna ek olarak dışarıdan sağlayacakları finansman kaynaklarının da oldukça limitli olmasını göstermiştir. Bu nedenle kamu politikalarının, özellikle küçük girişimcinin yenilik faaliyetlerini desteklemeye odaklanacak stratejiler benimsemesi ve bu anlamdaki kaynakların çeşitlenmesi yönünde olması gerektiği sonucu çıkmaktadır.
Seçil Gülbudak Dil
Müşavir