ATSO Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında elektronik ortamda gerçekleşti. ATSO Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetlerinin yanı sıra, kent ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Antalya’nın pandemiden en fazla etkilenen il olduğunu söyleyen Başkan Çetin, bundan sonraki süreçte desteklerin il ve sektör bazında verilmesi gerektiğini kaydetti.
Konuşmasında koronavirüs pandemisinin yaşamı etkilemeye devam ettiğine dikkat çeken Davut Çetin, pandemide ikinci hatta üçüncü dalgalar olabileceğini belirterek yeni normal denen süreçte rehavete kapılmanın yanlış olduğunu belirtti.
Başkan Çetin pandemi sürecinde çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini belirterek, “ATSO olarak bu süreçte de sektörlerin gelişmesi için, yatırım ve ihracat için çalışıyoruz, İhracata destek olmak için ATSO Global ekibimiz dünyanın dört bir yanında Ticaret ve Sanayi Odaları ile yoğun bir mesai harcıyor ve üyelerimizi yurt dışındaki muhataplarıyla buluşturuyor. ATSO Akademi eğitim çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Dijital Hafıza Haritası gibi kent tanıtımına değer katacak projelerimizi tamamlanma noktasına getirdik. Üyelerimizin sorunlarını ve çözüm önerilerini ilgili bakanlıklara ulaştırmak için güçlü bir iletişim köprüsü kurduk. Hazırladığımız raporlarla da taleplerimizi bilimsel temellere dayalı olarak iletiyoruz” dedi.
ATATÜRK VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Ekonomideki sorunlarla uğraşırken, ülke gündemine birçok farklı konunun hâkim olduğunu vurgulayan Davut Çetin şunları kaydetti;
“Son günlerde bir taraftan şehit haberleri diğer yandan kadın cinayetleri haberleri hepimize acı vermektedir. Alınan bütün önlemlere rağmen kadın cinayetleri sayısı her yıl artmaktadır. Buna rağmen İstanbul sözleşmesi bu ortamda anlamadığımız biçimde gündeme gelmiş ve yeni bir toplumsal ayrışma konusu olmuştur. Ayrıca Atatürk’ün hatırası konusunda da bizleri üzen bir gündem oluşmuştur. Hepimiz biliyoruz ki; Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken bayrağımızı, onurumuzu ve ülkemizi kurtaranlar Mustafa Kemal ve arkadaşlarıdır. Bugün kimsenin Atatürk’ten ve o nesilden daha milliyetçi, Türk tarihine ve bağımsızlığına daha bağlı olması mümkün değildir. Tarihi doğru okumak ve unutmamak, Cumhuriyetin mirasına sahip çıkmak hepimizin görevidir. Böylesi tüm dünyanın saygı duyduğu bir ortak değerimize radikal ideolojik tartışmalarla zarar verilmesi kabul edebileceğimiz bir durum değildir.
Dünya pandemiyle mücadele ediyor, dünya turizmi kriz içerisinde. Böyle bir dönemde turizmi, ekonomiyi, yatırımları, dünyadaki yerimizi her zamandan daha fazla düşünmeliyiz. Turizmde Dış İşleri Bakanımız, Kültür ve Turizm Bakanımız çaba harcıyorlar, ama onun dışında ekonominin ülkemiz gündeminde birinci planda olmadığını üzülerek görüyoruz.”
PANDEMİYLE MÜCADELE, SEKTÖREL DESTEKLER VE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ DEVAM ETMELİ
Dünyada birçok ülkenin ikinci dalga riskine karşı önlem aldığını belirten Davut Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Dünya ekonomisinin Haziran ve Temmuz’da toparlanmaya başladığını görüyoruz. Bu para borsalara, altına gitmeye devam ediyor. ABD’de başkanlık seçimi dönemine girilmiş olması, Çin gerilimi, pandeminin devam etmesi doları diğer para birimleri karşısında zayıflatmaktadır. Önümüzdeki dönemde piyasalarda sert hareketler görülebilir.
Türkiye ekonomisinde bazı sektörler toparlanırken, diğer sektörlerde sıkıntılar devam ediyor. Hükümet çaba harcadı, önemli bir kredi ve istihdam desteği sağlandı. Mart sonundan bu yana 380 milyar kadar kredi artışı oldu.
İstihdam destekleri konusunda kısa çalışma ödeneğinin belirli sektörlerde devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca normal çalışmaya geçiş için de SGK prim ödeme desteği getirildi. Bu konuda Cumhurbaşkanlığına yetki verildi.
Kredi destekleriyle ekonomi Hazirandan itibaren toparlanıyor. Bu toparlanmanın devam edip etmeyeceği belli değil. Bu nedenle bu ay verilere biraz daha yakından bakmakta fayda var.
Haziran ayında konut satışı, otomobil satışı, sanayi üretimi baz etkisinin de katkısıyla hızlı bir yükseliş gösterdi.
Sektörlerin durumunu görmek için banka ve kredi kartıyla yapılan 7,5 aylık harcamaya bakarsak aslında durumu daha iyi anlayabiliriz. Bu yıl 17 Temmuz İtibariyle toplam kart harcaması artışı sadece %5,3 olmuştur. Enflasyonu dikkate alırsanız, toplam harcama aslında reel olarak azalmış demektir. Elektronik sektörü yıllık olarak en fazla satış artışı gerçekleştirmiştir. Market, gıda, otomobil satışı ve konut-inşaat harcamaları kredilerin de katkısıyla yüksek artış kaydetmiştir. Buna karşılık restoran, giyim, kuyum, eğitim, akaryakıt ve rent-a-car sektörlerinde düşüş var. Burada havayolu, konaklama, seyahat acentası sektörlerinde %40-%50 civarı düşüşü görüyoruz.
HAZİRANDA EKONOMİ HIZLI TOPARLANDI, ANCAK KREDİ VE BAZ ETKİLİ BU CANLANMANIN SÜREKLİ OLMAYACAĞINA DİKKAT EDİLMELİ
Haziranda konut satışı ve otomobil satışı rekoru kırıldı. Bütün dünyada pandemi koşulları ve faiz düşüşü borsa yatırımlarını ve gayrimenkul talebini artırdı. Pandemi ikinci el otomobil satışını da artırdı. Çünkü metroya, trene, uçağa binmek istemeyen otomobile yöneldi. Bunun sonucunda hem Türkiye’de hem de Antalya’da konut ve otomobil fiyatları uçuşa geçti.
Konut fiyatları Türkiye’de bir yılda %23 arttı. Sıfır otomobil fiyatları %30-40 civarında artış gösterdi. Bu nedenle yeni konut ve sıfır otomobil talebinde artış daha sınırlı kaldı. Haziran ve Temmuz satışlarına bakıp, piyasayı yanlış okuma hatasına düşmemeliyiz.
İstanbul’da ve Ankara’da da satış hacmi 2015 ve 2016’nın gerisindedir. Yani kredi dopingiyle normal seviyelere ancak gelebiliyoruz. Dolayısıyla bu veriler doğru okunmazsa ekonomi yönetimi de bizler de hata yaparız.
Burada önemli konu önümüzdeki aylarda durumun nasıl gelişeceğidir. Bunun için bir gösterge tüketici güvenidir. Tüketici güveni Nisanda dip yaptı, Haziranda 62’ye yükseldi, Temmuzda yeniden düşüş oldu. Tüketici güveni ekonominin iyi zamanlarında 80 civarındadır. Piyasa iyi gidiyor demek için en azından 70’leri görmeliyiz.
Dolayısıyla önümüzdeki aylarda piyasa daha yavaş gidecektir. Ben uzun zamandır ekonomide asıl durum Ekim sonrasında görülecek diyorum. Gelişmeler de bu yöndedir.
Piyasada bu canlanma uzun süre devam edemez. Bugüne kadar kredi artışını Merkez Bankası destekledi, fakat artık frene basmaya başladı. Çünkü enflasyon ve cari açık riskleri artmaktadır. Bütçe açığımız 6 ayda 100 milyarı geçti. Dolayısıyla ekonomide manevra alanı daralmaya başladı.
ANTALYA’NIN DURUMU
Antalya verilerini Türkiye ile karşılaştırırsak durum daha iyi anlaşılmaktadır. Önce en iyi veriden başlayayım. Bu yıl bir tesellimiz yaş meyve ve sebze ihracatımızın artmış olmasıdır. Toplam ihracat Türkiye toplamında %15 düşerken, bizim ihracatımız %3 düşmüştür.
Kredi artışında Türkiye genelinden daha öndeyiz. Kredi artışı bir taraftan finansman ihtiyacı demektir, diğer yandan kredi alma gücüdür. Antalya fazla kredi alsın diye çok uğraştık. Biraz faydası olduğunu görüyoruz.
Fakat diğer veriler böyle olumlu değil maalesef. Son zamana kadar Antalya Türkiye verilerini karşılaştırdığımızda Antalya daha iyi oluyordu. Artık veriler Antalya aleyhinde gelişmeye başladı. Biz bu durumu Mayıs ayında öngörmüş ve uyarı yapmaya başlamıştık. Şimdi güncel veriler bizim 3 ay önce söylediklerimizi teyit etmektedir.
Konut satışı artışımız Türkiye ortalamasının yarısında kalmıştır. Bunda fiyat artışının da etkisi vardır. Çünkü Merkez Bankası verilerine göre konut fiyat artışı son aylarda en fazla bizim bölgemizde arttı. Haziran ayında yıllık fiyat artışı %32 olmuştur. Vergi tahsilatında Türkiye’ye göre daha olumsuz bir durum görüyoruz. Vergi ertelemesi nedeniyle henüz kesin bir şey söylenemez, ama görünen köy kılavuz istemiyor.
NİSAN AYINDA ANTALYA’DA ÇALIŞAN SGK’LI 5 KİŞİDEN 1’İ İŞSİZ KALDI
Şimdi daha kötü verilere gelelim. Hükümetin istihdam desteklerine rağmen Türkiye genelinde Nisan ayında 378 bin SGK’lı çalışan işini kaybetmiştir. Antalya’da istihdam 113 bin kişi azalmıştır. İstanbul’da bile istihdam kaybı 51 bin düzeyindedir. Yani Antalya’da çalışan SGK’lı 5 kişiden 1’i işsiz kalmıştır. Antalya, çalışan sayısının en fazla azaldığı il olmuştur. İstihdam kaybı özellikle konaklama, yiyecek-içecek hizmetleri sektörü kaynaklıdır. Konaklama sektörü istihdamı Nisan ayı itibariyle bir önceki yıla göre %33 oranında azalmıştır.
Karşılıksız çek oranımız henüz %2,5 düzeyindedir, çok yüksek bir oran değildir. Fakat karşılıksız çek sayısında ve tutarında Haziran ayında Bursa ve İzmir’i geçtik, Ankara’ya yaklaştık. Buna benzer bir durumu 2016 turizm krizinde yaşamıştık, inşallah bu yıl Ankara’yı geçmeyiz.
Turizmde 6 aylık dönemdeki kaybımız %92’dir. Son günlerde bir miktar artış olmuştur, ancak halen eksi 90’lardayız. Önümüzdeki günlerde Rusya ve Almanya uçuşları artacaktır. Turist sayısı da artacaktır, ama yine de durumu değiştirecek kadar bir turist girişi bekleyemeyiz. Çünkü mesele sadece Almanya’nın kapı açması, karantina uygulamaları değildir. Almanya’nın iç turizminde bile %40-50 oranında düşüş görülmektedir. İspanya, Yunanistan, İtalya’da da turizm canlanamamıştır. Avrupa turizmi bu yılı pas geçip 2021, 2022 için çalışmaya başlamıştır.
Elbette bizim için önemli olan gerek iç gerekse dış turizmde mümkün olan en iyisini yapmaktır. Biz ülke olarak dünyaya doğru mesaj vermeye gayret etmeliyiz. Şu son dönemde dünyada Türkiye’nin konuşulduğu konular turizme fayda sağlayacak konular olmamıştır. Turizmde bunları da hesaba katmak gerekir. İnşallah Ağustos, Eylül, Ekim daha iyi olur.”
KOMİTELERİN TALEPLERİ
ATSO Meslek komitelerinden gelen sektörel sorunları ve değerlendirmeleri TOBB kanalıyla veya bazen doğrudan ilgili Bakanlıklara ve kurumlara ilettiklerini belirten Davut Çetin, Komite raporlarında öne çıkan sorunlar ve önerilerle ilgili şunları kaydetti;
Tekstil
Seyyar satıcıların artması, Kazım Özalp Caddesi işgalleri
Kaleiçi’nde temassız ateş ölçmede sorunlar
Antalya’da AVM’lerde klima sisteminin çalışmasına izin verilmesi
Orman ürünleri ticareti
Kısa çalışma ödeneğinde yeni başvuruların kabul edilmesi
Kağıt ve matbaacılık
Kağıt, kağıt ürünleri ve matbaa makinalarına getirilen ilave gümrük vergisi (İGV)
Tarım ilaçları, gübre ve kimyasallar
İhracat Ön İzin Belgesi’nin İl Tarım ve Orman Müdürlükleri tarafından verilmesi
Plastik, kauçuk ve alüminyum ürünleri
Konkordato benzeri yeni bir sistemle zor durumdaki şirketlere kayyum atanarak borç ödemelerinin faaliyete devamın sağlanması ve borçların fon hesabıyla ödenmesi
Kırtasiye, fotoğraf ve tercümanlık hizmetleri
Antalya ve diğer turizm bölgelerinin “Ekonomik Afet Bölgesi” ilan edilmesi, Oteller içinde yer alan işletmelerin SGK primleri, stopaj ve her türlü vergi borçlarından 2020 yılı için muaf tutulması
Kitap-kırtasiye sektöründe destek kredilerinin tekrar verilmesi, kira stopaj vergisi ile diğer vergilerden muaf tutulması
Oteller ve benzer konaklama yerleri
E-Arşiv Fatura uygulamasının ertelenmesi
Restaurant, yiyecek içecek ve eğlence hizmetleri
Okul kantini, nargile kafe, okullara yemek hizmeti veren işletmelerin stok kayıplarının telafi edilmesi, kira, elektrik, su ve personel maaşlarına destek, personel maaşlarının ödenmesi veya işletmelere personel çıkartma hakkı verilmesi konularında
Reklamcılık, fuar ve org. hizmetleri, televizyon ve radyoculuk
Kira stopaj vergisi vb. vergilerden muaf tutulması
Hedef ülkelerde tanıtım faaliyetlerinin, özellikle kongre ve fuar turizmi tanıtımlarının devamı
Taşıt kiralama ve ilgili hizmetler
Havalimanıkira ve diğer ödemelerde indirim yapılması
Eğitim faaliyetleri
KDV’nin süresiz olarak veya 2 yıllığına %1’e indirilmesi
SPA işletmeleri
Yabancı personel çalışma izni
ATSO’DAN BAKANLARA KAPSAMLI RAPOR
Mayıs ayında pandeminin Antalya ekonomisine etkileri konusunda bilimsel rapor çalışması başlattıklarını ve raporu Bakanlara gönderdiklerini belirten Davut Çetin, “İlk kez Antalya’da turizmin ekonomiye etkisini net olarak ortaya koyduk” dedi.
Davut Çetin raporla ilgili şu bilgileri verdi;
“Rapor turizme bağlı olarak Antalya ekonomisinde ortaya çıkacak gelir kaybını iyimser senaryoda yaklaşık 20 milyar TL, kötümser senaryoda 29 milyar TL olarak tahmin etti. Kapanma dönemindeki kaybımız ise 9 milyar TL olarak öngörüldü.
Biz Mayıs ayında bu raporla Antalya’ya dikkat edin dedik. Pandemi etkisi dışında turizmde sert bir kriz olacağı uyarısını yaptık. Bunu önce Sayın Valimize, sonra Dış İşleri Bakanımıza söyledik. Panik doğurmamak için çok yaymadık, ama ekonomi yönetiminde rehavet olmasın diye artık ilgili Bakanlara da gönderdik. Büyük bir gelir kaybı yaşıyoruz, ama Antalya’da konut satışı artıyor, iflas görmüyoruz denilebilir. Bunun nedeni kredilerdir. Krediler gelir kaybını geçici ve kısmi olarak telafi ediyor, ama acısı sonra çıkıyor. Bu nedenle ilk aşamada herkes gelir kaybını aynı şiddette hissetmiyor.”
Raporda Hükümet, kent ve işletmeler için çeşitli öneriler getirildiğini belirten Davut Çetin, “Antalya pandemiden en fazla etkilenen ildir. Bundan sonraki süreçte destekler il ve sektör bazında verilmeli, Antalya’nın kaybı telafi edilmelidir” dedi.
Pandemiden ve turizm krizinden etkilenen sektörlerde desteklerin 2021 yılında da sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Davut Çetin, raporda dile getirilen hususlar hakkında da bilgi veridi;
1-Antalya pandemiden en fazla etkilenen ildir, bu nedenle destekler il bazında verilmeli, Antalya’nın kaybı telafi edilmelidir.
2-Pandemiden ve turizm krizinden etkilenen sektörlerde destekler 2021 yılında da sürdürülmelidir.
3-Nitelikli işgücü için istihdam desteği kalıcı hale getirilmelidir.
4-Ücretsiz izin desteği artırılmalı, geçici çalışanlar da destek kapsamına alınmalı, bu destek programları işgücüne nitelik kazandıracak eğitim programlarıyla birlikte uygulanmalıdır.
5- Pandemiden yüksek derecede zarar gören işletmelere kira, elektrik ve diğer genel giderleri için Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, belirli düzeyde nakdi hibe destek sağlanmalıdır.
6-Turizm sektörüne banka kredisi yerine Türkiye Varlık Fonu kanalı veya Merkez Bankası tahvil alımıyla uzun vadeli finansman sağlanmalıdır.
7-Büyük şirketler banka kredisi kullanmak yerine borsaya girmeli veya tahvil ihraç etmelidir.
8- İç turizmde belirli gruplara tatil çeki desteği 2021 yılı sonuna kadar uygulanmalı, konaklama ve yeme-içme sektöründe vergi indirimi yapılmalıdır.
9-Turizmde kriz yönetimi modeli uygulanmalıdır. Dijital turizm destinasyon yönetimi güçlendirilmelidir.
10-Pandemi dönemi konaklama sektöründe dijital-ekolojik dönüşüm ve renovasyon yatırımları için değerlendirilmelidir.
11-Dijital kent uygulamalarıyla küçük işletmeler desteklenmeli, akıllı kent-lojistik sistemi kurulmalıdır.
12-Tarımda “Yeni Normal”: İklim Değişikliği, Ekolojik ve Akıllı Tarımdır.
13-Tarım sektörüne girdi finansmanı ve genç istihdam destekleri verilmelidir
14-Tarımsal örgütlenme konusunda ezber değişmelidir. Kalkınma Ajansı bünyesinde Bölge Tarım Planlama ve Yönlendirme Kurulu oluşturulmalıdır.
15-Sanayide hızlı toparlanma için Antalya 4.0 projesinde önerilen akıllı uzmanlaşma stratejileri uygulamaya konmalıdır.
16-İnşaat sektörüne akıllı-yeşil bina dönüşüm desteği verilmelidir.
17-Antalya’nın “Yeni Normal” vizyonu Sağlıklı, Sürdürülebilir, Dijital Ekonomi ve Toplum olarak belirlenmeli, ilgili Bakanlıklar, yerel yönetimler bu vizyonu benimsediklerini açıklamalıdır.
Antalya yeni normal vizyonu : (Dijital kent, sağlıklı kent ve sürdürülebilir kent)
-dijital ekonomi dönüşümü,
-çevreci-döngüsel ekonomi dönüşümü,
-küçük işletmeleri ve ihracatı destekleyecek e-ticaret ve lojistik altyapısı dönüşümü,
-sanayi sektörünü derinleştirerek entegre gelişmeyi sağlayacak akıllı uzmanlaşma stratejisi,
-dijital-ekolojik turizm
-iklim değişikliğine dirençli akıllı tarım dönüşümü,
-akıllı-yeşil kentsel dönüşüm
eksenlerini kapsamalıdır.
18-Sektör ve işletme düzeyinde kriz yönetim kültürü geliştirilmelidir.
Raporda öneriler 26 başlıktadır, ben özetlemiş oldum. İnşaat sektöründe KDV indirimi, süs bitkileri sektörüne destek, yeme-içme işyerlerinin talepleri gibi konular da var. Çünkü sektörel çalıştaylara arkadaşlarımız katıldılar ve bunlar yazıldı.
Kırtasiye grubu diyor ki Antalya Ekonomik Afet Bölgesi ilan edilsin. İşte aklın yolu bir, biz bu raporla Mayıs ayında bu afetin geldiğini söyledik.
Diğer önemli öneri turizm sektörü için fon kurulması, Merkez Bankası finansmanıdır. Çünkü turizm sektöründe kredi artık çözüm değildir. 4 yıl önce Antalya turizmi kredisi 12 milyardı, şimdi 50 milyara doğru gidiyor. Bu meseleyi tek başına bankalar çözemez. Ya Türkiye Varlık Fonu bünyesinde özel bir fon kurulmalıdır ya da turizm kredileri yerine tahvil çıkarılmalı, bu tahvilleri Merkez Bankası almalı, sektöre uzun vadeli, düşük faizli finansman sağlanmalıdır.
Bir başka önemli konu turizmde kriz yönetimi ve dijital tanıtım kampanyalarıdır. Çünkü mesele Avrupa’da bakanlarla konuşmaktan ibaret olmuyor. Asıl önemli olan orada kamuoyu oluşturmaktır. Bu da birebir dijital pazarlamadan geçmektedir. Türkiye Tanıtım Ajansı kurulduğu zaman illere de pay verin ki dijital tanıtımı biz yapalım dedik. Bu yapılmış olsaydı hem iç hem dış pazarda biraz daha iyi duruma gelebilirdik.
Raporda başka önemli tespit ve öneri de var. Büyük şirketlerin kredi almak yerine borsaya girmesi önemlidir. Türkiye’nin mevduatı 2 trilyon 900 milyar. Kredi 3 trilyon 100 milyar. Bütün mevduat ya vadesiz, ya en fazla 3 ay vadeli. Böyle bir mevduatla uzun vadeli kredi verilemez. Artık büyük şirketlere borsaya girme, halka açılma yolu gösterilmelidir
BATI AKDENİZİ DE ÇALIŞIYORUZ
Biz bu çalışmayı genişlettik ve BAKA ile bölgesel düzeyde de çalışma başlattık. Ayrıca Odamızın anketini BAGEV bünyesinde bütün bölgemizde yaptık. Çünkü Antalya demek, aynı zamanda Batı Akdeniz demektir. Böylece bu sorunları daha güçlü biçimde masaya koymuş olacağız.
Bu çalışmalarla, 3 aydır yazdıklarımız, söylediklerimizle, ekonomi yönetiminin harekete geçeceğini ümit ediyorum. Ekonomi yönetiminde son günlerde bir yavaşlama var, destek taleplerinin bir kısmına cevap gelmiyor. Oysa kamu kurumları sektörlerin talebini ya karşılamalıdır ya da gerekçesini açıklamalıdır. Bu demokrasinin gereğidir. Avrupa’da neredeyse bütün ülkeler kira ve genel gider kayıpları için hibe verdiler.Kapanmış bir işyerine sabit bir kira desteği vermek, en azından stopajı almamak devletin görevidir. Bunları söylemeye devam edeceğiz.
Henüz yolun başında olduğumuzu da unutmayalım. Bu konular birkaç aylık konular değildir. Hepimiz uzun vadeli sıkıntılar için hazır olmalıyız. Bu nedenle önümüzdeki haftalar ve aylarda da bu sorunları ısrarla konuşmaya devam edeceğiz.
Raporumuzda önemli konulardan birisi kriz yönetimine önem verilmesidir. Ekonomide ve teknolojide değişim hızlanmıştır. Hızlı değişim demek her gün yeni tehditler ve yeni fırsatların ortaya çıkması demektir. Bunun için de kriz ve risk yönetimine hepimiz önem vermeliyiz. Daha önce de söyledim, ikinci dalgayı dikkate alın, gelecek yıl turizmde sorunun devam edebileceğini düşünerek planlar yapın. Nakit akım tabloları hazırlayın.
İŞYERİNDE KORONA ÖNLEMLERİNİ GEVŞETMEYİN
İşyerinde korona önlemlerini gevşetmeyin. Bütün işyerleri sağlıklı çalışma kurallarına uymalıdır, eğitimini almalıdır. Kısıtlama ihtimaline karşı esnek çalışma sistemlerine hazır olun.
Yıllardır söylüyorum, tekrar söyleyeyim, oturup müşteri bekleme dönemi geçmiştir. Artık müşteri kavramı kalmıyor, müşteriyi abone veya üye yapmak gerekiyor. Müşteri güveni sağlamak basit bir mesele değil. Sertifika almak yetmiyor, sosyal medyada yayın yapmak, müşteriyi özel olarak davet etmek gerekiyor.
Pandeminin yeni normali her sektör için biraz farklıdır. Ama en önemli birinci mesele sağlıktır, lütfen kendi sağlığınıza, ailenize, çalışanlarınıza dikkat ediniz. Kurban Bayramı’nın Antalya’ya ve hepinize huzur ve bereket getirmesini diliyorum.”