ATSO Başkanı Davut Çetin, “Türkiye toplum olarak ergen toplum olmaya başladı. Ergenlikte kişi dikkatini toplayamaz, kafası dağınıktır. Ergen kişi, kimseyi dinlemez, tavsiyeye kızar, kendi bildiğine inanır. Hatasını görmez, suçu anne babaya ve başkalarına atar. İşte Türkiye olarak hepimiz sanki bir ergen psikolojisi içerisindeyiz. Sektörel konularda da aynı kültürle devam ediyoruz. Sektörümüzde dünya nereye gidiyor, Avrupa’da, Amerika’da mevzuat nasıl, Avrupa’da KDV kaç, orada nasıl rekabet var, orada firmalar ne yapıyor, bunları araştırmıyoruz” dedi.  

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısı, meclis üyelerinin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında yapılan toplantının açılışında bir konuşma yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Oda çalışmalarının yanı sıra, ekonomi ve gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında tüm üyelerin Kurban Bayramı ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayan Davut Çetin, “Kurban bayramının hemen ardından Meclis toplantısı yapıyoruz, Türkiye’de bazı kurumlarda tatil devam ediyor. Mahkemeler adli tatilde, Büyük Millet Meclisi zaten 3 aylık tatilde, Ekim’de açılacak. Bu nedenle tatil yapmadan veya tatilinizi tamamlayıp geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Bir dini bayramı geride bıraktık, Perşembe günü de 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayacağız. 96 yıl önce Büyük Taarruzda Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türk Ordusu istiklal savaşını zafere kavuşturmuştu. Atatürk’ü ve o kahramanları sevgi ve saygıyla anıyoruz. Bu ay çeşitli illerimizde terörle mücadelede şehitlerimiz oldu. Şehitlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.

Geçtiğimiz günlerde yaşamını kaybeden ekonomi basının ünlü ismi gazete yazarı Güngör Uras’ı da rahmetle anan Davut Çetin,  “Bilgili, ahlaklı, çalışkan, objektif, tevazu sahibi bir yazardı. Allah rahmet etsin” ifadesini kullandı.

ÜLKE GÜNDEMİNDE HALEN EKONOMİ YETERİNCE KONUŞULMUYOR

Dövizde yaşanan sıkıntılara karşın hala ekonominin yeterince konuşulmadığını vurgulayan Davut Çetin, “Dolar bir ayda yüzde 27 artış gösterdi, birçok sektörde artan maliyetler büyük sıkıntı yarattı. Bu sarsıntıya rağmen ülke gündeminde halen ekonomi yeterince konuşulmuyor. Gazetelerin ekonomi sayfalarında reklam haberleri yer alıyor. Bizim görevimiz, üyelerimizin sorunlarını dile getirmek ve ekonomi yönetimine gerekli uyarıları yapmaktır. Bu görevimizi her zaman en iyi şekilde yapmaya çalıştık. Yapıcı bir şekilde sorunları konuşacağız, çözüm önerilerimizi söyleyeceğiz” dedi.

Konuşmasında geçtiğimiz aylarda yaptığı meclis konuşmalarında ve basın açıklamalarından örnekler veren Davut Çetin şunları kaydetti;

“Ağustos 2017 Meclis Toplantısı 1 $ = 3.44 TL iken, yani bir yıl önce her şey yolundayken; ‘Bu yıl borsaya 3 milyar dolar kadar yurtdışından sermaye girişi olmuştur, 20 milyar dolara yakın sermaye tahvil alımlarına gelmiştir. Dünyada ters bir dalga Türkiye’yi de etkileyebilir, bu konuda risklere karşı dikkatli olunmalıdır’ uyarısı yapmışız, bu döviz yarın kesilirse zor duruma düşeriz, dikkatli olalım’ demişiz.

Ekim ve kasım aylarında döviz konusunda uyarı yapmışız.

Ekim 2017 – Meclis Toplantısında 1 $ = 3.70’ydi, Türkiye ekonomisinde döviz ihtiyacı, döviz çıkışlarına hassasiyet devam etmektedir. Dolayısıyla herkes gelecek yılın hesabını doğru yapmalıdır’ demişiz.

Aralık ayında Merkez Bankasına faizi artırması için çağrı yapmışız. Şubat ve Mart aylarında döviz sakinken biz tekrar uyarıda bulunmuşuz.

Mart 2018 Meclisimizde 1 $ = 3.97 TL’ydi ve ‘Son günlerde dövizdeki hareket kaygı yaratmaktadır. Son bir ayda dünyada doların en fazla değer kazandığı ülkeyiz. Cari açığımız ve sıcak para nedeniyle döviz kurunda dalgalanma riski var’ uyarısı yapmışız.

Nisan ayından itibaren Dolar tırmanmaya başlamış, biz de dövizdeki artışın yaratacağı riskleri daha fazla gündeme getirmişiz. Mayıs ayında Dolarda 10 kuruş artış, döviz borcu olan reel sektöre 11 milyar lira yük getiriyor demiştim. O günden bugüne neredeyse 2 lira artış oldu. Yani 200 milyar TL den fazla bir ek maliyet ortaya çıktı. Bu sadece döviz kredisi maliyeti.

Temmuz 2018 Meclis Toplantısı 1 $ = 4.81 TL iken, bu kürsüden ‘AVM’lerde olan üyelerimiz artık feryat ediyor. Ekonomi yönetimi acilen bu döviz kirasına bir düzenleme getirmelidir. Dövizdeki artışın ekonomideki olumsuz etkisi artmaktadır.  TL’deki kanama durdurulmalı, kur ve enflasyon girdabı engellenmelidir. Merkez Bankası piyasa sakinleşene kadar faiz gibi araçları kullanmaya devam etmelidir.  Eğer piyasa enflasyonun düşeceğine inanır ve Merkez Bankasına güvenirse sakinleşir. Sorunlar daha fazla büyümeden mali kaynak ve döviz sağlayacak adımlar atmalıyız. Kemer sıkmaz ve yapısal reformlara başlamazsak sonunda IMF’e gitmek gerekebilir’ dedim.

Biz geçen yıl Dolar, 3.40’lardayken riski görüp uyarmaya başladık, Dolar arttıkça biz daha fazla uyarı yaptık. Merkez Bankası, Mayıs ayına kadar faiz artırmadı ve piyasa ile inatlaşmayı tercih etti.

En son 6 Ağustos akşamında Dolar 4.90’lardan 5.30’a çıktı, ertesi gün bir açıklama yapıp, müdahale yapılması gerektiğini söyledim.

TL’YE GÜVEN SAĞLANSAYDI BU KADAR SORUN YAŞANMAZDI

Dakikaların önemli olduğu bir devirde Merkez bankası bir hafta gecikmeyle, ertesi pazartesi harekete geçti. Merkez Bankası Başkanı 3 milyar dolarlık döviz takası anlaşması için Katar’a gitmiştir. İçerde şahıs hesaplarında 84 milyar dolar vardır. TL’ye güven sağlansaydı, bunun 15-20 milyarı satılırdı ve bu kadar sorun yaşanmazdı.

Dolayısıyla hiç kimse Antalya Ticaret ve Sanayi Odası görevini yapmamıştır, uyarıda bulunmamıştır diyemez. Keşke bütün STK’lar ve medyamız da gerekli uyarılarda bulunsaydı, daha güçlü önlemler zamanında alınırdı.

Kurda dalgalanma olduktan sonra da yeni önlemler talep ettik.

14 Ağustos’ta dövizle yapılmış kira sözleşmelerinde kurun sabitlenmesini istedik ve girdi maliyetlerinde artışa dönük önlemler talep ettik. Sunumda da gördüğünüz üzere 4.00-4.20 üzerinden sabitlenme önerdik. Sayın Valimiz bu konuda bir AVM’de öncü oldu.

14 Ağustos 2018 tarihinde Dolar 6.57 TL iken ‘Merkez Bankası aylardır yaptığımız uyarılara rağmen, gecikmeyle olsa da gerekli önlemleri almaya başlamıştır, faiz artışı gibi araçları da kararlılıkla kullanmalıdır. AVM’ler ve işyeri sahipleri kira sözleşmeleri sabit kur düzeyinden TL’ye çevrilmelidir. Dolar ile yapılmış kira sözleşmeleri 4.00-4.20 arasında bir kur düzeyinden TL’ye dönüştürülmelidir. Kur artışı nedeniyle fiyat belirlenememekte, ödemeler kesintiye uğramakta, sanayici, tüccar ve esnaf maliyetlerini karşılayamaz duruma düşmektedir.  Ekonomi yönetimi girdi maliyetlerindeki aşırı artışları vergi indirimleri ile önlemelidir’ ifadesini kullandık.

Aynı gün TOBB ve TÜSİAD ortak açıklama yaptılar. Açıklamada dövizde kanamayı durdurmak için önlemler önerildi ve ekonomiye duyulan güven dile getirildiler.

DEVLETİMİZİN YANINDAYIZ

ABD yönetiminin tutumu, Trump’ın açıklamaları bu sarsıntının şiddetini artırmıştır. Oda olarak ABD yönetiminin bu tavrını kınıyoruz. Türkiye, ABD’nin bu tutumuna her tür karşılığı verme hakkına sahiptir. Türkiye ABD’den uçak almayı durdurabilir, İncirlik üssü gibi üsleri kapatabiliriz, gerekirse NATO’dan çıkabiliriz. Ulusal bağımsızlığımız ve onurumuz için atılacak her adımda Devletimizin yanındayız.

ABD’ye geçen yıl toplam ihracatımız 8.5 milyar dolar yani Türkiye’nin ihracatının %5’idir. Çelik ve metal ihracatımız 1 milyar dolar civarındadır. ABD yaptırımlarını aşacak güce sahibiz.

Önemli olan ABD yaptırımları değil, bizim kendi içimizde doğru yönde adımlar atmamızdır.

Önlem almada gecikme, piyasa dinamiklerini küçümseme, geçmişteki krizlerden ders almama yüzünden ağır bedeller ödüyoruz. Dolayısıyla her şeyden önce kendi hatalarımızı görmeliyiz. Hatalarımızdan ders çıkarmayı bilmeliyiz. Hatalarımızı konuşmazsak, birbirimizi eleştirmezsek, hata yapmaya devam ederiz.

Şu anda piyasada sorunlar artarak devam etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye karşı yeni ekonomik yaptırımlar çıkarırsa piyasada dalgalanma devam edebilir.

Gümrük vergileri uygulaması sorun değildir. Eğer bankalarımıza yaptırım, kredi alımlarına engelleme, dolar kullanımına engelleme gelirse ekonomi etkilenir. Ayrıca Suriye’nin İdlib bölgesindeki durum da ciddi bir konudur.

Eğer ABD’den yeni yaptırım gelmezse ve ekonomi yönetimi ciddi önlemler alırsa dövizde dalgalanma durur. Bu kur artışının hasarı bir süre devam edecektir. Piyasada yavaşlama birçok sektörü ve firmayı zorlayacaktır. Ekonomide yavaşlamaya rağmen enflasyon artmaya başlamıştır. Dolayısıyla bütün ülke olarak zor bir dönemden geçeceğiz.

BİRÇOK SEKTÖRDE MALİYETLER UÇMUŞ DURUMDA

Bu önlemler alınır ve Suriye sorunu çözüme kavuşursa bu kriz daha fazla büyümeyecektir.

Şu anda tüketici güveni hemen etkilenmiş ve güven endeksi %73’den %68’e düştü.

Döviz dışında maliyet artışlarından ciddi bir yakınma var. Birçok sektörde maliyetler uçmuş durumdadır. Elektriğe ve akaryakıta %30 civarında zam geldi. İlaç, yem, demir gibi dövize bağlı bütün girdilerin fiyatı arttı.

Kur artışı doğudan maliyetlere yansıdı. Demir gibi temel girdinin fiyatı Dolarla birlikte arttı. İnşaat komitemiz bu konuda yakınmaktadır.

İnşaat sektörü 200’e yakın sektörü sürükleyen, iç piyasaya ve konut kredisine çok bağımlı bir sektör. Dövizde artış inşaat gibi sektörleri bir taraftan maliyet yönüyle, diğer taraftan talep yönüyle vurmaktadır.

Sektörlerde maliyetler artmışken devlet temel ürünlerde zam yapılmasını engellemeye çalışıyor. Ekmek fiyatına zam engellendi, fakat un %40 artmış durumda. Fırıncılık komitemiz devlet unu ucuza versin, biz de ekmeği ucuza üretelim diyor.

İlaç fiyatı, süt fiyatı baskılanıyor. Taşıma ücretleri artmasın isteniyor. İlacın, ekmeğin, elektriğin maliyeti artmıştır. Bu durumda üretici fiyatı artırmak zorunda kalmaktadır.

Elbette bu durumdan istifade edenlere de fırsat verilmemelidir. Bazı ürünlerde fırsatçılık yapanlar olabilir. Komitelerimiz bu konuda bizi bilgilendirirlerse biz de gereğini yaparız.

Şu anda bütün sektörler devletten destek için sıraya girmiş durumdadır. Otomotiv sektörü ÖTV’nin kalkmasını istiyor, İnşaat sektörü konut kredisine büyük bir devlet desteği istiyor. Çelikçiler destek istiyor. Fındık üreticisi fiyat bekliyor.

Piyasa daralmışken kuyum ve dayanıklı tüketime kredi kartı taksit sınırlaması tekrar getirildi. Dövizdeki artışın faturası KOBİ’lere, küçük esnafa çıkmamalıdır.

 

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GÜCÜNE VE GELECEĞİNE İNANIYORUZ

Biz elbette Türkiye ekonomisinin gücüne, geleceğine inanıyoruz. Her zaman bu inancımızı söyledik, her zaman ümidimizi koruduk.

Ekonomik reformlarla birlikte hukuk reformu da acil hale gelmiştir. Hukuka yerli ve yabancı herkes güvenmelidir. Hukuk sistemimiz, yargı kurumları devleti vatandaşa karşı değil, vatandaşı devlete karşı korumalıdır.

En basit örnek devlete bir kuruş borcunuz olsa iş hapis cezasına kadar gider, ama Devletin vatandaşa veya bir şirkete borcu varsa, ne zaman, nasıl ödeyeceği Allah’a kalmıştır. Devlet şeffaf, eleştiriye açık olmalıdır. Bunları yaparsak ekonomiye güven sağlarız.

Demokrasimiz güçlenirse, hukuk sistemine güven sağlanırsa, eğitim ve vergi reformu yapılırsa Türkiye ekonomisi hızla güçlenecektir.

Şimdi Hükümetimizden bu yönde bir Orta Vadeli Plan bekliyoruz. Mali disiplin ve merkez bankası konusunda ümit verici açıklamalar yapılmıştır.

Sanayi Bakanlığı sanayi destek programı açıklamıştır. KOBİ’lere yeni bir nefes kredisi çalışması başlamıştır.

Sayın Ticaret Bakanımız da bazı güzel açıklamalar yapmıştır;

  • İhracatta Uzak Doğu pazarı hedefi,
  • potansiyel pazarlarda 35 yeni Ticaret Merkezi kurulması,
  • yazılım, yapay zeka gibi alanlarda yeni nesil ihtisas serbest bölgeler,
  • e-ticarete öncelik,
  • Küçük esnafa ve KOBİ’lere sağlanacak finansal desteklerde de yenilikçilik,
  • gıda ürünleri ticaretinde arz ve talep dengesini sağlayıcı tedbirler alınacağı öngörülmüştür.

Tarımda, ticarette yapılması gereken çok şey bulunmaktadır. KOBİ’ler, esnaf ve tarım üreticisi, ekonomide yavaşlama, maliyet artışı ve ağırlaşan rekabet şartları kıskacındadır. Yönetim kurulu olarak önümüzdeki ay ilgili Bakanlıklara giderek bu konularda girişimlerde bulunacağız.

Gelecek ay tarım yatırımlarına arazi tahsisi, arazi toplulaşması gibi konuları da gündeme getireceğiz.

DÖVİZDEKİ SARSINTI OLMASAYDI, ANTALYA İÇİN ÇOK DAHA GÜZEL BİR YIL OLACAKTI

İnşallah ekonomide bu döviz sarsıntısı aşılır ve bir rahatlama olur. Antalya olarak turist sayısında %28 artışla 9 milyona ulaşmış durumdayız. Bu elbette ki, bir canlılık yarattı. Dövizdeki sarsıntı olmasaydı, bu yıl Antalya için çok daha güzel bir yıl olacaktı.

Temmuz ayında konut satışlarında Antalya büyük iller arasında en iyi performansı gösterdi.

Temmuz-2018 2018-7 ay Aylık değişim 7 aylık değişim
Türkiye 123 878  769 910 6.9% 0.0%
Ankara 12 119  77 143 3.9% -9.0%
Antalya 5 423  36 130 12.3% 7.4%
Bursa 4 349  29 396 -5.1% -7.0%
İstanbul 19 503  128 822 7.9% -2.7%
İzmir 6 322  45 249 -2.9% -3.4%
Kocaeli 3 149  20 951 0.1% -4.8%

 

Antalya’nın mali durumuyla ilgili elimizdeki son veriler Haziran ayına ait. Takibe düşen kredi oranı Antalya’da %3 oranında, tüketici kredilerinde diğer illerden biraz yüksek, fakat sektörel kredilerde henüz önemli bir sorun yok.

 

Takipteki Toplam Kredi Oranı Konut Kredisi Diğer Tüketici Kredi Gıda İnşaat Toptan Ticaret Turizm Tarım
ADANA 4.59 0.39 6.98 4.26 6.07 5.49 3.12 3.82
ANKARA 2.91 0.43 4.81 1.59 3.53 2.48 2.79 1.25
ANTALYA 3.03 0.58 5.54 2.74 4.15 4.90 1.28 2.39
BURSA 2.25 0.27 3.61 1.75 3.22 4.28 1.54 3.10
İSTANBUL 2.83 0.42 4.92 4.25 1.85 3.51 5.25 9.81
İZMİR 2.91 0.38 4.49 1.93 3.57 4.94 8.99 1.42
KOCAELİ 2.78 0.31 3.97 2.34 4.32 2.98 1.33 3.10
KONYA 2.69 0.39 5.56 1.24 2.68 4.41 2.96 1.64
MERSİN 4.48 0.40 4.98 11.01 3.47 6.94 3.13 3.84

 

KDV ve ÖTV tahsilatına baktığımızda Temmuz sonu itibarıyla Türkiye’de artış %10, Antalya’da %17 arttı. Antalya tarımında düşük sezon dönemindeyiz, buna rağmen temmuz ayında Toptancı Hale gelen ürün ortalama fiyatı %70 arttı, fakat ürün miktarı %30 azaldı. Özellikle domateste, tuta böceği nedeniyle üretim kaybı yaşandı.

Umuyorum ki, şirketlerimizin mali durumu daha fazla bozulmaz. Komitelerimiz bu dönemde sektörlerdeki durumu daha yakından izlemelidir.

Önümüzdeki günlerde inşaat sektörü ve bütün sektörlerimizden komite üyelerimizle grup grup biraraya gelmeye ve sektörlerimizin konularını daha ayrıntılı ele almaya başlayacağız. Yönetim kurulu ve sektör komiteleri olarak biraraya gelelim ve sektörlerimizin sorunlarını ve taleplerini daha iyi bir şekilde yansıtalım.

Ağustos ayı tatil ayı olmasına rağmen Oda olarak çalışmalarımıza devam ettik.

Yeni Kültür ve Turizm Bakanımız Antalya’ya geldiler, turizmle ilgili komitelerle toplantı yaparak, Sayın Bakana bir dosya hazırladık ve sunduk.

Moskova Turizm Festivaline Sayın Bakan ile birlikte katıldık. Festivale Odalar Birliğimiz de destek oldu. Hisarcıklıoğlu başkanımıza bunun için teşekkür ediyorum, Antalya’dan Sayın Valimiz önemli destek sağladı. İl olarak tam bir güç birliğiyle katılım sağladık. Moskova halkı yoğun ilgi gösterdi. Rus televizyonu sayın bakan ve benimle röportaj yaptı. Ben Odalar Birliği adına konuştum ve Rusya ile iş birliğimizin önemine değindim. Bu tür tanıtımları ve sosyal medya tanıtımlarını, Avrupa ülkelerinde, Çin, Japonya, Kore gibi ülkelerde de yapmak gerek.

Sayın Bakan bu konulara oldukça hakim olan bir kişi ve turizmde Asya pazarlarına açılmaya kararlı. Bu konularda yenilikler yapacağına inanıyorum.

Geçtiğimiz ay Odalar ve Borsalar Birliğimizde Akdeniz bölgesi istişare toplantısı yapıldı. Bölgemizin diğer oda ve borsalarıyla birlikte sektörel sorunlar ve talepler dile getirildi. Odalar Birliğimiz bu dönemde alacak sigortasının geliştirilmesi konusuna önem vermektedir. Türkiye’de alacak tahsilatı her zaman sorun olmaktadır. Böyle dönemlerde bu sorun daha çok artıyor. Oysa dünyada artık alacak sigortası yapılıyor, borçlunuz borcunu ödemese bile siz paranızı alabiliyorsunuz. Türkiye’de de bu yapılmaya başlandı. Bu konularda hepimiz daha bilinçli olmalıyız.

Bu ay bir başka etkinliğimiz İmar barışı konusunda oldu. Odamız faydalı bir bilgilendirme toplantısı düzenledi, katılım da yüksek oldu. İlgili komitelerimize, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum.

Geçtiğimiz ay Manavgat ve Serik’e yönetim kurulu olarak ziyaret yaptık. Serik bize bağlı bir ilçemiz ve bildiğiniz gibi ilçelerimize katkı yapmak gibi bir ilkemiz bulunuyor. Serik’ten fakülte binası için destek talebi geldi ve fakülteye bütçemizin elverdiği oranda destek olacağız.

Antalya Piyazına tescil almıştık, Topçu restorana ilk tescil belgesini törenle verdik. Orada söyledim, mesele sadece piyaz değildir, Antalya’da yerel ürün ve gastronomi kültürünü geliştirmektir. Tescil törenlerine devam edeceğiz, tescilli ürün sayımız da artıracağız. Önümüzdeki ay Gastronomi konusunda Sokak Lezzetleri ismiyle bir etkinlik düzenleniyor. Bu tür etkinlikler artmalıdır.

Ağustos ayında komitelerimiz ve komisyonlarımız aktif çalışmaya devam ediyorlar. 24. Grubumuz Odamızda güneş paneli ile elektrik üretimi konusunda ilerliyor. Yenilikçilik ve Endüstri 4.0 komisyonumuz, Antalya 4.0 çalışmalarına destek vermek üzere toplantılar düzenliyor. Kuyum sektörümüz festival konusunu ele alıyor. Şehircilik ve inşaat komisyonumuz kentsel dönüşüm konusunda toplantı düzenliyor. Bu çalışmalar için teşekkür ediyorum.

Geçen ay komitelerimize bir anket şeklinde sektörlerin temel sorunlarını, komitelerimizin önümüzdeki dönemde ele alabilecekleri projeleri sormuştuk. Birkaç komitemiz dışında büyük ölçüde tamamlandı, bazı komitelerimiz ciddiyetle ele almış, kafa yormuş, bazı komitelerimiz ise biraz geçiştirmiş. Bunları kendimiz için değil, komitelerimizin bir hedefi olsun, biz de destek olalım ve daha fazla proje üretilsin diye yapıyoruz.

Bütün komitelerimizde ortak konular görüyoruz.

KOMİTELER-ORTAK KONULAR;

SEKTÖRÜ ETKİLEYEN EN ÖNEMLİ GELİŞMELER:

DİJİTAL DÖNÜŞÜM, E-TİCARET,

SORUNLAR:

-MALİYETLERDE ARTIŞ

-VERGİ

-KALİFİYE ELEMAN SORUNU,

-İŞYERİ ENFLASYONU- KAYITDIŞI İŞYERLERİ

-SEKTÖR-İÇİ VE SEKTÖRLER ARASI İLETİŞİM

ÇÖZÜM-PROJE:

-TOPLU İŞYERLERİ

-MESLEKİ EĞİTİM

Komitelerimizin çoğunluğu kayıtdışı işyerlerinden, işyeri enflasyonundan, sektörde denetimin olmamasından şikâyetçi.

Neredeyse bütün komitelerimiz Devletten vergi indirimi ve destek istiyor.

Neredeyse bütün komitelerimiz artık eleman bulamamaktan, kalifiye eleman olmamasından yakınıyor. Turizmde bu yıl kalifiye eleman ihtiyacı çok daha büyük bir boyuta ulaşmıştır. Bu sorunu çözmezsek gelecek yıllarda gelişmeyi devam ettirmek zorlaşacaktır.

Eğitim sisteminde sorunlar devam ediyor. Lise yerleştirmelerinde adrese dayalı kayıt sisteminin yeni sorunlara yol açtığını görüyoruz.

Önümüzdeki günlerde Antalya’da mesleki eğitim meselesini ve meslek lisesi projesini özel olarak ele alacağız. Çok konuştuk, söyledik, yazdık, fakat meslek eğitimi konusu halen anlaşılmadı. Halen hep aynı tür okulları ve üniversiteleri açmaya devam ediyoruz. Gençliğimizi masa başı işlere alıştırarak heba etmemeliyiz. Geleneksel lise ve üniversite eğitiminden çıkmalıyız. Bu dönem en önemli çalışmalarımızdan birisi bu olmalıdır. Hem üyemizin eleman sorununu hem işsizlik sorununu bu şekilde çözmeliyiz.

Bir başka önemli konu toplu işyeri konusudur. Birçok Komitemiz toplu işyeri talep ediyor. Buradan bütün belediye başkanlarımıza sesleniyorum. Yerel seçimde aday olarak Odamıza gelecek olanlar lütfen toplu işyerleri projeleriyle ve bir ticaret planıyla birlikte gelsinler.

TÜRKİYE OLARAK HEPİMİZ SANKİ BİR ERGEN PSİKOLOJİSİ İÇERİSİNDEYİZ

Türkiye toplum olarak ergen toplum olmaya başladı. Ergenlikte kişi dikkatini toplayamaz, kafası dağınıktır. Ergen kişi, kimseyi dinlemez, tavsiyeye kızar, kendi bildiğine inanır. Hatasını görmez, suçu anne babaya ve başkalarına atar.

İşte Türkiye olarak hepimiz sanki bir ergen psikolojisi içerisindeyiz.

Sektörel konularda da aynı kültürle devam ediyoruz. Sektörümüzde dünya nereye gidiyor, Avrupa’da, Amerika’da mevzuat nasıl, Avrupa’da KDV kaç, orada nasıl rekabet var, orada firmalar ne yapıyor, bunları araştırmıyoruz.

Komiteler olarak, üyeyi ve çalışanları bilinçlendirecek çalışmalar yapmamız gerekiyor. Biz yazalım, söyleyelim olsun demekle bitmiyor. Bıkmadan, usanmadan devamlı çalışmak zorundayız. Madem ki buradayız, öyleyse çalışacağız. Hepimiz hem 45 bin üyeye hem de Antalya’ya karşı sorumluluk taşıyoruz.

Biz, Oda olarak dijital ekonomi çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gelecek ay Antalya 4.0 çalıştaylarımız başlayacak. Dijital dönüşüm, dijital turizm, akıllı destinasyon, akıllı tarım, dijital ticaret konularını ele alacağız. Ayrıca Çevre ve Kent Kültürü konusunda da çalışma başlatmayı düşünüyoruz. Bu çalışmaların sektörlerimize ışık tutacağına, Antalya’da ticaretin nasıl planlanması gerektiğini göstereceğine inanıyorum.

ÖNCE ANTALYA FİRMALARINI TERCİH ETMELİYİZ

Ekonomi toparlanır ve bu sarsıntı geçerse çok şey yaparız, yapacağız. Morallerimizi bozmayalım, bunu da inşallah atlatacağız. Oda olarak üyelerimizin yanında olalım.

Reklamcılık komitemiz, sektörlerin Antalya firmalarını tercih etmesi gerektiğini söylüyor. Arkadaşlarımız haklıdır. Böyle zamanlarda dayanışmayı artırmalıyız. Kamu kurumlarımız, belediyelerimiz ve firmalarımız önce Antalya firmalarını tercih etmelidir. Lütfen ATSO Avantaj kartı bu yönde geliştirmeye çalışalım.

Biraz önce söyledim, sıkıntının arttığı yerde sizde konuşun, söyleyin biz de konuşalım. Bugüne kadar en çok konuşan oda olduk. Birlikte doğru olanı söyleyeceğiz, doğru olanı savunacağız, bunu da bütün fikirlere saygılı olarak, uzlaşmayı savunarak, Antalya ve Türkiye’yi önde tutarak yapacağız.

Büyük Millet Meclisi tatilde, biz çalışıyoruz. Bunun için sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Yeni eğitim-öğretim dönemi önümüzdeki günlerde başlayacak. Bu vesileyle çocuklarımıza, gençlerimize ve tüm eğitim camiasına başarılar diliyorum.”