Covid-19’un neden olduğu turizm talebindeki ani ve beklenmedik düşüş, milyonlarca iş ve geçim kaynağını riske attı. Covid-19 ile mücadelede dünya yavaş yavaş normale dönerken, en olumsuz etkilenen sektörlerin başında gelen turizm endüstrisi de kayıpların telafisi için yeni düzenlemeleri hızla uygulamaya sokuyor.
Pandemi sürecinde turistlerin ulaşım kısıtları ile karşılaşmaları, toplu ulaşım ve kalabalık alanlardan mümkün olduğunca uzak durma istekleri tatil tercihlerinde değişiklik yapma isteği oluşturabileceği öngörülmektedir.
Uluslararası seyahat kısıtlamalarının devam ettiği bu süreçte Dünya Turizm Örgütü araştırmasına göre, iç talebin uluslararası talepten daha hızlı toparlanması bekleniyor. Bazı ülkelerin turizm sektörlerini desteklemek için yurtdışı seyahatleri kısıtlamaları ve iç turizmi teşvik edebilecekleri öngörülmektedir.
Yapılan araştırmalarda Covid-19 sonrası tüketici davranışlarına bağlı olarak kısa dönemde önem kazanması beklenen turizm trendleri şu şekilde özetlenebilir;
Yurtiçi Seyahat
Uluslararası seyahat yasakları, uçuş ve havalimanları ile ilgili güvensizlik hissi, turizmi iç pazara doğru yönlendirecektir. Bilinmeyen yurtiçi yerlerin muhtemelen daha fazla insan tarafından ziyaret edileceği öngörülmektedir.
Mesafe
Seyahat ile ilgili kaygılar çok daha önem kazanacaktır. İnsanlar arasındaki yakınlık korkusu ve kalabalık alanlardan kaçınma ihtiyacı önemli bir rol oynayacaktır. Festivaller, gösteriler, eğlence mekanları bu yeni gerçeklikten oldukça etkilenecek alanların başında gelecektir.
Doğa
turizmi
Turistlerin tatil tercihlerinde özellikle
çocuklu aileler için doğa destinasyonlarının daha da önem kazanacağı
düşünülmektedir. Bu turizm çeşidi bir çok gezgin için sosyal mesafe kontrollü,
keşif ve doğa ile temas kurma imkanı sağlayacaktır.
Küçük tatiller
Genellikle daha uzun bir süreye sahip uzun mesafeli seyahatler yapmanın kısıtları göz önüne alındığında, tipik uzun süreli yıllık tatillerin yerini yıl boyunca eve daha yakın olan küçük gezilerin alacağı düşünülmektedir.
Yol
gezileri
Seyahat ve konaklama endişeleri ile
değerlendirildiğinde turistlerin tatil için seyahatlerini kendi imkanları ile
gerçekleştirmelerinin artacağı düşünülmektedir.
Planlanan destinasyonların otomobil, motosiklet, karavan veya başka
yollarla ve esneklikle keşfetmenin önemli bir seçenek olacağı öngörülmektedir.
Öngörülen trendlere bağlı olarak turistlerin tatil tercihlerinde beklenmesi muhtemel değişikliklerin Antalya’nın sahip olduğu alternatif turizm zenginliği için önemli bir fırsat sunabileceği düşünülmektedir. Antalya Bölgesinin doğası, kültürü, yaşam stili, altyapısı gibi zenginlikleri ile halen tanınmakta olan deniz-kum-güneş turizm ürününden daha fazla alternatiflere sahip bir destinasyon olduğu konusunda farkındalık oluşturarak, bu süreçte alternatif turizmin bölgede yayılmasına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
Antalya’nın turizm faaliyetleri, büyük ölçüde kıyı şeridinde, mayıs ve ekim ayları arasında, deniz-kum-güneş turizmi ve paket tur sistemini benimseyen ziyaretçi kitlesine hitap eder bir yapı ile sınırlı kalmıştır. Mevcut durum had safhada coğrafi, mevsimsel ve kitlesel bir yığılmaya işaret etmektedir. Turizm faaliyetleri oteller dışında kalan bölgelere yeteri kadar yansımamakta ve bu alanlar turizm gelirinden yeteri kadar pay alamamaktadır.
Antalya 15 milyonu aşkın yabancı ziyaretçiyi ağırlamasına rağmen, gelen turist sayısının fazlalığı deniz-kum-güneş dışındaki alternatiflere yeteri kadar yansımamaktadır. Oysa Antalya ve çevresi alternatif turizm kapsamında tanımlanan birçok turizm ürününe ev sahipliği yapmaktadır. Antalya 4 saatlik uçuş mesafesinde 1.5 milyardan fazla insana erişim imkanına sahip bir destinasyondur. Ancak alternatif turizmde sahip olduğu kaynakları yeteri kadar değerlendirememektedir. Örneğin ana pazarlarımızdan olan Almanya’daki “Alman Alpler Derneği”nin aktif olarak dağcılık faaliyetinde bulunan ve yürüyüş için dünyanın dört tarafına seyahat eden 1.3 milyon kayıtlı üyesi bulunmasına rağmen Antalya bu pazardan bile yeteri kadar pay alamamaktadır.
Antalya alternatif turizmde sahip olduğu çeşitlilik açısından da birçok destinasyonun önünde yer almaktadır. Odamız tarafından da, Antalya’nın Sağlık turizmi, kongre turizmi, kültür turizmi ve kırsal turizm gibi alanlardaki potansiyelini arttırmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir. Örneğin 2014 yılında yürütülen “Alternatif Kırsal Turizm Potansiyeli ve Gelişim Stratejisi” projesi ile “Antalya Sürdürülebilir Kırsal Turizmin Geliştirilmesi Strateji Rehberi” oluşturulmuştur. Bu çalışmalar kapsamında Antalya’nın kırsal turizm açısından da büyük bir zenginliğe sahip olduğu görülmüştür.
Covid-19, turizm sektörü için büyük bir kriz oluşturmakla beraber Alternatif turizm potansiyelini ortaya çıkarma da bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Osman Öner
ATSO Araştırma ve Ticaret Geliştirme Müdürlüğü Memuru