Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) hazırladığı Covid-19’un turizm sektörüne etkisine ilişkin rapor güncellenerek yayımlandı. Raporda, doğrudan turist harcamalarında 948 milyar dolar azalma olduğu ancak turizm ve bununla yakından bağlantılı sektörlere uluslararası turist varışlarındaki keskin düşüşün doğrudan ve dolaylı etkileri nedeniyle 2020’de tahmini olarak 2,4 trilyon dolar kayıp yaşaNdığı belirtildi. Turizmin COVID-19 pandemisinin en fazla etkilenen sektörlerden biri oluğunu vurgulayan raporda, uluslararası turist sayılarının pandeminin tüm dünyaya yayılmaya başlaması olarak düşünülen Mart 2020 yılı ile Aralık 2020 yılı arasında 2019 yılının aynı dönemine kıyasla %84 düştüğü belirtildi. Bu süreçte en fazla etkilenen bölgeler Kuzey Doğu Asya, Güney Doğu Asya, Okyanusya, Kuzey Afrika ve Güney Asya’dır. En az etkilenen bölgeler ise Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Karayipler olarak belirtilmektedir. Ülke bazında incelendiğinde turist sayılarındaki en fazla düşüş %89 ile Moğolistan’da yaşanmıştır. Moğolistan’ı %88 ile Çin, %84 ile Filipinler ve %83 iile Tayland takip etmektedir. Türkiye de %73 turist kaybı ile en fazla turist kaybeden gelişmekte olan ülkelerden biri olmuştur.

Daha önce yayımlanan raporda 12 aylık bir sokağa çıkma yasağının dolaylı maliyetler de dahil olmak üzere 3,3 trilyon dolar tutarında bir maliyete neden olacağı tahmin ediliyordu. Ne yazık ki, en kötü durum senaryosu bile gerçekleşen duruma nazaran iyimser çıktı. Yeni verilere göre güncellenen rapor, biri optimisttik, biri pesimisttik diğeri de aşı uygulama hızının dikkate alınarak belirlendiği senaryolar olmak üzere 3 farklı senaryo üzerine kurgulanmış. Bu senaryolar bazında 2021 yılında ekonomik kaybın 1,7 trilyon dolar ile 2,4 trilyon dolar arasında olacağı tahmin ediliyor.

1.Senaryoda turist varışlarında 2020’de gözlemlenene benzer bir düşüş öngörülmektedir. Ülkeler arasında önemli farklılıkların olmadığı bu düşüşlerde ortalama %74’lük bir gerileme tahmin edilmektedir.

2.Senaryo, UNWTO’nun 2021’de iyimser bir sonuç olarak gördüğü ortalama yüzde 63’lük bir düşüşe işaret etmektedir.

3.Senaryo, değişen aşılama oranlarını dikkate alır. Düşük aşılama oranlarına sahip ülkelerde yüzde 75’lik bir azalma beklenirken nispeten yüksek aşılama oranlarına sahip ülkelerde yüzde 37’lik bir azalma öngörülmektedir. Burada aşılama kapasiteleri Mayıs sonunda nüfuslarının yüzde 50’sini aşılayan ve aşılamayan ülkeler olarak ayrılmaktadır. Yüksek aşılama oranına sahip 55 ülke bulunmaktadır. Bu ülkeler; Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Anguilla, Antigua ve Barbuda, Aruba, Bahreyn, Belçika, Bermuda, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Britanya Virjin Adaları, Butan, Cayman Adaları, Cebelitarık, Curacao, Danimarka, Dominik, Faeroe Adaları, Falkland Adaları, Finlandiya, Fransa, Guernsey, Hollanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Jersey, Kanada, Katar, Kıbrıs, Litvanya, Macaristan, Maldivler, Malta, Man Adası, Moğolistan, Monako, Montserrat, Nauru, Pitcairn Adaları, Portekiz, Saint Helena, San Marino, Seyşeller, Sırbistan, Singapur, Sint Maarten (Hollanda kısmı), Şili, Turks ve Caicos Adaları, Uruguay, Wallis ve Futuna ile Yunanistan’dır.

Bir sektörün çıktısındaki azalma bağlı olduğu diğer sektörlerde girdi talebinde azalmaya yol açacağı ve tedarik zinciri boyunca devam edeceği için turizmdeki azalma birçok başka sektörü ve dolayısıyla genel dengeyi bozacaktır. Aynı zamanda bu durum, bir sektörde artık ihtiyaç duyulmayan emek ve sermayenin diğer sektörlere yeniden tahsis edilebileceği anlamına da gelir. Emek ve sermaye talebinde bir düşüş olursa, ücretler, getiri oranları veya istihdam da düşer. Bununla bağlantılı olarak da atıl üretim faktörleri, ulusal düzeyde GSYH ile ölçülen çıktıda bir düşüşe yol açar.

Küresel olarak, COVID-19’un uluslararası turizme verdiği darbe, dolaylı etkiler de dikkate alınırsa, yalnızca 2020 ve 2021 yılları için GSYH’de 4 trilyon dolardan fazla bir kayba neden olacaktır. Aşağıdaki şekilde de görüldüğü üzere her senaryoda gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelere göre daha fazla etkilenecektir. Çünkü bazı gelişmekte olan ülkeler turizme çok daha fazla bağımlıdır.

Aşağıdaki grafikte turizm gelirlerinde gözlenen kaybın tahmini GSYH etkileri bazı ülkeler için derlenmiştir. Türkiye için bu tablo incelendiğinde, turizm Türkiye’nin toplam GSYH’sinin yaklaşık %5’ini oluşturmaktadır. Bu denli önemli bir sektörde ülke çapında 2020 yılında uluslararası turistlerde %69’luk bir düşüş yaşanmıştır. Turizm talebindeki bu düşüşün yaklaşık 33 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Bu kayıp turizm sektörünün çıktılarını girdi olarak kullanan yiyecek, içecek, perakende ticaret, iletişim ve ulaşım gibi sektörleri de etkilemektedir. Türkiye’de de yan sektörlerle birlikte milli gelir kaybı 93 milyar dolara ulaştığı görülmektedir. Tek başına turizmdeki düşüş, yaklaşık %9’luk bir reel GSYH kaybına neden olmaktadır. Diğer iki senaryo incelendiğinde ortalama %63’lük düşüşün öngörüldüğü 2. senaryoda Türkiye’nin GSYH’sinde %6,3’lük bir düşüş beklenmektedir. Aşılama oranına göre belirlenen 3. senaryoda ise Türkiye düşük aşılama sınıfında olduğu için turist sayılarındaki %75’lik düşüşe karşılık GSYH’de %7,8’lik bir düşüş öngörülmüştür. İşgücünde de benzer bir düşüş Türkiye için beklenmektedir. Özellikle niteliksiz işgücünde Türkiye’de senaryolar bazında sırasıyla %9,8’lik, %6,8’lik ve %8,6’lık düşüşler öngörülmektedir. İstihdam kapsamda en belirgin düşüş %14,8 ile Ekvador’da, %13,5 ile İrlanda’da ve %11,8 ile Güney Afrika’da beklenmektedir.

Emek ve sermaye diğer sektörlerde kolayca yeniden istihdam edilebilirse, uluslararası turizm talebindeki düşüşün genel etkisi, doğrudan etkilerinden biraz daha az olacaktır. Turizm gelirlerinin kaybı, diğer sektörlerdeki üretimle kısmen dengelenebilecektir. Turiste bağımlı gelişmekte olan ülkelerde ise bunu yapmak kısa vadede daha zor olacaktır.

Turizm birçok ülke için önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Sağladığı istihdamın gençler ve kadınlar arasında da yaygınlaşması ve kayıt dışı istihdama yatkın olması sebebiyle de özel bir sosyo-ekonomik öneme sahiptir. UNWTO’nun bundan önceki raporuna göre 100 – 120 milyon doğrudan turizm işinin tehlikede olduğunu tahmin ediliyordu. Turizm ile yakın ilişki içerisinde olan diğer sektörler üzerindeki etkisi de dikkate alındığında 2020 yılında GSYH’de 2,4 trilyon dolarlık kayba neden olduğu hesaplanmaktadır. 2021 yılında da benzer bir durum beklendiği için toplam COVID-19 etkili kaybın 4 trilyon doları aşabileceği düşünülmektedir. 2021 yılının ikinci yarısı için olumlu senaryo bile 2019 yılına kıyasla 2 trilyon dolara yakın kayıplara işaret ediyor. Hızlı bir şekilde aşılamanın yapılaması, seyahat kısıtlamalarının kaldırılması ve ülkeler arasında koordinasyonun ve turistlerin güveninin yeniden inşası iyileşmede önemli roller oynayacaktır. Bu kapsamda genel olarak aşağıdaki 3 konu öne çıkmaktadır:

  1. İnsanların güvenle tekrar seyahate çıkmaları için aşılamanın hızlanması
  2. Geçim kaynakları üzerindeki sosyo-ekonomik etkilerin azaltılması
  3. Her ülkenin kendi turizm geleceği için stratejik kararlar alması

Seçil Gülbudak Dil

Müşavir