ATSO Başkanı Ali Bahar, “İç piyasadaki daralmayı, ihracatla telafi edelim diyebileceğimiz bir dönemde değiliz. Dünya ithalatı çok zayıf seyrediyor. ABD öyle, AB öyle, şimdi Çin de buna ekleniyor. Yani, bu konjonktürde ihracat, iç piyasanın bir alternatifi değil” dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO), Ağustos Ayı Meclis Toplantısı yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla yapıldı. ATSO Başkanı Ali Bahar Ağustos ayı Meclis Toplantısı’nda, finansmana erişim, vize sorunu, mal ve hizmet ihracatı ve orta vadeli program konusundaki talep, öneri ve beklentilerini gündeme taşıdı. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ATSO Geçmiş Dönem Meclis Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkanı Tunay Altınpınar’ı anarak sözlerine başlayan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, “Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Tunay Başkanı hayırla ve özlemle anıyorum, ailesine ve sevenlerine de başsağlığı diliyorum” dedi.
ZAFER BAYRAMI’MIZ KUTLU OLSUN
30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayan Başkan Ali Bahar, “Gelecek hafta milletimizin destan yazdığı Kurtuluş Savaşının sonunda elde edilen Büyük Zaferin 101. yıl dönümünü kutlayacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, 101 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 4 gün süren çarpışmaların ardından Dumlupınar’da kesin bir zaferle sonuçlandı ve bu toprakların ezeli ve ebedi vatanımız olduğu bir kez daha tescil edildi. Tüm şehitlerimizin, askerlerimizin ve Ulu Önder Atatürk’ün ruhu şad olsun. Kendilerini gururla ve rahmetle anıyoruz. Allah bu ülkeyi, bu milleti yeni bir Kurtuluş Savaşı yapmak zorunda bırakmasın” diye konuştu.
TELAFİ EDEBİLECEK BİR DÖNEMDE DEĞİLİZ
Bakanların iç talebi kısıtlayıcı önlemler alırken yatırım ve ihracat finansmanı için bir sınırlama yapılmadığını dile getirdiklerini hatırlatan Başkan Ali Bahar, “Bunun için müteşekkiriz. Ancak bizi iç piyasada zor günler beklerken, ihracat tarafı da pek parlak bir dönemden geçmiyor. Yani “iç piyasadaki daralmayı, ihracatla telafi edelim” diyebileceğimiz bir dönemde değiliz. Dünya ithalatı çok zayıf seyrediyor. ABD öyle, AB öyle, şimdi Çin de buna ekleniyor. Yani, bu konjonktürde ihracat, iç piyasanın bir alternatifi değil. Bu nedenle iç talebi çok fazla yavaşlatmamak gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde önümüzdeki aylarda çok sayıda şirketin kapanmaya başladığını ve işsizliğin arttığını görme noktasında olabiliriz. Geçen Cuma günü TOBB, Temmuz ayında açılan ve kapanan şirket verilerini açıkladı. Temmuzda kapanan şirket sayısı Haziran ayına göre yüzde 10,7 artarken, 2022’nin Temmuz ayına göre yüzde 30,3 artış gösterdi. Kapanan şirket sayısındaki bu sıçrama gelecek aylar için öncü bir göstergedir.”
FİNANSMANA ERİŞİM
Temmuz ayı meclisinde dile getirdiği vergi artışı ve zam konusuna değinen Başkan Ali Bahar; “Bu konunun iş dünyasını çok zora soktuğunu, artan fiyatların iç talepte sert bir yavaşlamaya neden olacağını, bunun hem vatandaşlarımız hem de iş dünyası için zor bir süreç olacağını ifade etmiştim. Son iki yılda yapılan ekonomik politikalardan dönülmesinden de memnun olmakla birlikte, bu dönüşümün biraz daha zamana yayılmasının faydalı olacağını, daha yumuşak bir geçiş istediğimizi dile getirmiştim. Geçen hafta katıldığım TOBB Ekonomi Şurası’na katılan Türkiye geneli 365 oda başkanımızın da dile getirdiği konu finansmana erişim oldu. Sürekli konuştuğumuz bu talebimiz konusunda, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Bakanlarımız, 1-2 ay içinde finansmana erişim sorunun çözüme kavuşacağını söylüyorlar. Umuyoruz ki piyasadan gelen bu uyarılar dikkate alınır ve sorun daha da büyümeden kontrol altına alınır.”
VİZE SORUNU GARABETİ
İş dünyasının vize sorunuyla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiğini ve ivedilikle çözülmesi gerektiğinin altını çizen ATSO Başkanı Ali Bahar, “AB ile yaşadığımız vize sorunu hepimizin malumu. Bu sorunun acilen ve öncelikli olarak çözülmesini istediğimizi, daha önce dile getirmiştim. Şimdi sizinle bir garabeti paylaşmak istiyorum. Schengen bölgesi ülkelerine seyahat etmek için vize almak zorunda olmayan 58 ülke var. Afrika, Türkiye, Rusya, Hindistan ve diğer bazı Asya ülkeleri, Schengen bölgesine seyahat etmek için vize almak zorunda olan ülkelerden bazıları. Şimdi bakın, Peru vizesiz AB’ye girebiliyor, Gürcistan aynı şekilde, Venezuela keza aynı şekilde. Ama nasıl oluyorsa, AB adayı olan ve hep gündeme getirdim, garabet haline gelmiş bir “Gümrük Birliğine” taraf olan Türkiye’nin vatandaşları vize almak zorunda ve üstelik bunu da başaramıyor. İş insanları, ihracat yaptıkları müşterilerini ziyaret edemiyor, fuarlara katılamıyor. Hükümetimizden bu garabetin, bu zulmün bitirilmesi için acilen adımlar atmasını bekliyoruz. Kendilerinin bu konudaki çabalarını biliyoruz. Ancak bunun daha da birlikten güç doğar felsefesi ile artmasını istiyoruz.”
YENİ RİSK; ÇİN
Antalya’nın mal ve hizmet ihracatı, tarımsal üretimi ile turizm sektörü ile ülkemizin en dışa açık ve küresel ekonomik gelişmelerden en çok etkilenen şehirlerin başında olduğunu dile getiren Bahar, “Son bir yıldır dünya genelinde faiz artışları nedeniyle hız kaybeden küresel talep sürecini yaşıyoruz. Şimdi önümüzde başka bir risk bulunmakta. Henüz ne kadar ciddi olduğunu bilemesek de Çin ekonomisindeki yavaşlama işaretleri görüyoruz. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’in dış ticaret performansı son 3 yılın en zayıf düzeyine indi. Hem ihracatta hem ithalatta sert düşüş yaşanıyor. Ülkede iç talep de oldukça yavaş seyrediyor. Fiyatlarda gerileme başladı yani enflasyon değil, deflasyondan bahsediyoruz. Gençlerde işsizlik oranı rekor düzeye yükselmiş durumda. Çin hükümetinin önümüzdeki haftalarda iç piyasayı canlandırması için tedbirler alması bekleniyor.”
SEKTÖRÜN EN ÇARPICI SORUNU İNŞAAT
ATSO Başkanı Ali Bahar, “Asıl çarpıcı sorun Çin inşaat sektöründe. Ülkede iki yıldır inşaat şirketleri ya iflas ediyor ya da devlet desteği ile ayağa kaldırılıyor. Sektöre yönelik güven azaldığı için konut fiyatları düşmeye başladı ve bu da büyümenin beklenen de daha fazla yavaşlayacağını gösteriyor. Dediğim gibi henüz sorunun büyüklüğünü tam olarak bilmiyoruz. Ancak yakın zamanda küresel ekonomideki en büyük risk şu anda buymuş gibi görünüyor. Sizleri Çin ekonomisinde yaşanan gelişmeleri ve bunların muhtemel dünyaya olan ve bizi de ilgilendiren etkileri hakkında bilgilendireceğiz ancak sizlerin de radarlarınızın bu konuya duyarlı olmasını öneriyorum.”
İHRACATTA KUR SEVDASI
Antalya’nın hizmet ihracatında çok güçlü olduğunun altını çizen Başkan Bahar, “Antalya’mızın 3 milyar dolara yakın mal ihracatı bulunmakta. 13 milyonu havayoluyla olmak üzere 15 milyona yakın yabancı ziyaretçimiz var. Türkiye genelinde ihracatçılarımızda gördüğümüz çok yanlış ve tehlikeli bir kur bilinci var. Ben buna kur sevdası diyorum. Peki nedir bu? 2021’de ihracat artacak diye döviz kurunun bilinçli olarak yükseltildiği bir süreç yaşadık. O günlerdeki “rekabetçi kur” sloganını hepimiz hatırlıyoruz. Kur yükselecek, Türk malları Dolar ve Euro bazında ucuzlayacak böylece ihracat artacaktı. Buna karşılık kur yüksek olduğu için yabancı mallar pahalılaşacak, ithalat azalacaktı. Böylece daha fazla ihracat, daha az ithalat yoluyla cari denge iyileşecekti. Kurun yükselmesi ile ihracatın artması ilk bakışta akla uygun gibi görünse de bu son derece yanlış ve kısa vadeli bir bakış açısıdır. Zira Türkiye ihracattan kazandığı her 100 doların en az 65 dolarını, bu ihraç malını üretmek için ithalata vermek zorundadır.”
KATMA DEĞERİ YÜKSEK İHRACAT YAPMALIYIZ
Kurun yükselmesi ile ihracatın artması anlayışından uzaklaşılması gerektiğini kaydeden Bahar, “Eğer bu yaklaşım doğru olsaydı, bütün ülkeler kendi paralarının değerini düşürmeye çalışırlardı. Bugün önde gelen ekonomilere bakıyoruz. Var mı öyle bir örnek? Olmadığını görüyoruz. Bizim asıl ihtiyacımız olan katma değeri yüksek ihracat yapmaktır, yüksek teknolojili ürün satmaktır. Türkiye ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı yıllardan beri yüzde 3 civarında seyrediyor. Biz neden burada takıldık, kaldık diye düşünmemiz gerekiyor. Ar-Ge’ye, inovasyona odaklanmamız gerekiyor. Teknolojiyi her alanda daha fazla kullanmamız gerekiyor. Artık yeni şeyler söylemeli ve yeni şeyler yapmalıyız.”
ORTA VADELİ PROGRAM
İstikrarlı ve tutarlı bir ekonomi politikası beklentilerini yineleyen Bahar, “Ülkemizin ve hatta dünyanın ekonomi gündemi çok sık değişiyor. Adeta bir uçtan başka bir uca savruluyoruz. Politikalar da kısa aralıklarla değişiyor. Öyle inanıyorum ki; hepimiz istikrarlı, tutarlı ve kalıcı bir ekonomi politikasını özledik; hepimiz böyle bir arayış böyle bir beklenti içindeyiz. Ülke olarak ekonomide yeniden bir atılım döneminin heyecanını yaşamak istiyoruz. Ekonomi politikalarında tutarlılık ve devamlılığın makro finansal istikrar açısından taşıdığı önem hepimizin malumu. Artık Türkiye’nin çok kısa aralıklarla ekonomik model değiştiren bir ülke görüntüsünden, çıkması gerekiyor. Son haftalarda Cumhurbaşkanı Yardımcımız, sürekli olarak Orta Vadeli Program çalışmalarını gündeme getiriyor, bu konuda istişare toplantıları gerçekleştiriyor. Ben şahsen kapsamlı bir çalışma ortaya konacağına yürekten inanıyorum ve bu istişare kültürünü de tebrik ediyorum.”
BEKLENTİMİZ PROGRAMLARIN HAYATA GEÇİRİLMESİ
Bakanlığın orta vadeli planının disiplinli bir şekilde uygulanması konusunun önemli olduğunu belirten Başkan Bahar, “Ekonomik istikrar çok zor ve uzun bir süreçte sağlanabiliyor; ancak bu çok kolay ve kısa sürede kaybedilebiliyor. Biz, iş dünyası olarak hazırlanan orta vadeli planın disiplinli bir şekilde uygulanmasını bekliyoruz. Bu planın içinde kamuda tasarruf önlemlerinin mutlaka yer almasını ve israftan kaçınılmasını istiyoruz. Orta vadeli planın Türkiye’nin yeni ekonomi yol haritası olmasını ve bu kısır döngü sürecine bir daha geri dönülmemesini diliyoruz. Yapısal reformların hızla hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını bir kez daha buradan ifade ediyoruz.”
442 MİLYAR TL KREDİ LİMİTİNİN 185 MİLYAR TL’Sİ KULLANIILABİLMİŞ DURUMDA
2023 yılı itibarı ile KOBİ tanımı güncellenmesinin ardından 442 milyar liralık kredi limitinin 185 milyar liralık kısmının kullanılabildiğine dikkati çeken Başkan Bahar, “Hepimizin en büyük ihtiyacı finansman ve Kredi Garanti Fonu son yıllarda bu konuda işletmelerimizin sık sık başvurduğu bir kurum. Şu anda Kredi Garanti Fonunun 22 ayrı başlıkta açtığı 442 milyar liralık kredi limitinin 185 milyar liralık kısmı kullanılabilmiş durumda. 10 milyar liralık tarımsal üretim kredi destek paketinin sadece 10’da biri, 22 milyar liralık imalat sanayi kredi destek paketinin sadece yüzde 16’sı, 9 milyar liralık yeşil dönüşüm kredi destek paketinin sadece yüzde 3’ü kullandırılmış durumda. Kredilere uygulanan faiz oranının düşük kalması, bankaların bu kredilerde çekingen davranmalarına yol açıyor. Genellikle firmalarımız “limit yok” cevabıyla karşılaşıyor. Tabii bazı kredi başlıklarına da talebin yetersiz olduğunu da görüyoruz. Hal böyleyken; bir de bu kredileri talep edip, KOBİ tanımı sebebiyle, KOBİ’den büyük diye KGF den faydalanamayan işletmelerimiz var. Ya KOBİ tanımı yeniden, içinde bulunduğumuz enflasyon oranlarına göre güncellenmeli, ya da verilen krediler KOBİ şartı aranmaksızın verilmeli. Ancak bu şekilde açılan 22 başlıkta 442 milyarlık kredi yerini bulabilir, işletmelerimize de can suyu olabilir.”
KKM’DE DEĞİŞİKLİK
Önümüzdeki aylarda KKM’nin payının yavaş yavaş azalacağını ve kademeli olarak normale dönüleceğini dile getiren ATSO Başkanı Ali Bahar, “Hafta sonu ekonomi yönetimi Kur Korumalı Mevduat uygulamasını sona erdirmek üzere düğmeye bastı. Merkez Bankası, 125 milyar dolara dayanan KKM’ye dönüşüm için getirdiği düzenlemeleri değiştirdi. İlgili tebliğde yapılan değişiklik ile geçiş ve dönüşüm hedefleri kaldırıldı. Bugün itibarı ile bütün bankacılık sistemi içindeki toplam mevduatın Yüzde 42’si yabancı para mevduatı, yüzde 32’si TL mevduatı, yüzde 26’sı ise KKM hesaplarından oluşmaktadır. Bundan sonra, bankalar paranızı TL’ye çevirin KKM yapın diye sürekli aramayı bırakacak, normal TL mevduatı toplamak için yarışacak. Mevduat faizleri artmaya başlayacak ve bu artışla beraber kredi faizleri de yükselecek.”
EXPO 2016 ALANI
EXPO 2016 alanı ile ilgili şehrin bölge için bir proje üretmesi gerektiğini ve ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmaya hazır olduklarının altını çizen Başkan Bahar, “2016 yılında 500 milyon doların üzerinde bir yatırımla faaliyet geçen Antalya EXPO hakkında, ağustos başında ilginç bir haber aldık. Antalya EXPO arazisinde 1 milyon 50 bin metrekarelik 4 parsel Özelleştirme İdaresi tarafından satışa çıkarıldı. Expo alanı uluslararası kongre ve sergi merkezi olması, ülkemizin ve şehrimizin tüm dünyaya tanıtımı için kurulmuştu. Bugün 81 vilayete sorsak, hepsi kendi şehirlerinde böyle bir alana sahip olmak istediklerini söyleyecektir. Peki biz ne yapıyoruz? Proje üretemedik diye, orayı değerlendiremedik, şehre katamadık, halkımıza sunamadık diye elimizden çıkarıyoruz. EXPO alanının tamamı, hiçbir firmaya satılamayacak kadar stratejik bir alandır ve kamusal alan olarak kalmalıdır. Kültür ve Turizm Bakanımıza ilettiğimizi aynen burada yineliyorum. EXPO alanı ile ilgili şehrin buraya bir proje üretmesi gerekiyor. Film platosu, sağlık turizmi alanı, bilişim vadisi, müze yaşam alanı gibi konuları tartışmalı, icraata geçilmeli ve alan şehre kazandırılmalıdır. Bu konuda da ilgili kurum ve kuruluşlarımızla, devletimizle ortak çalışmaya hazırız. Görev olarak görüyoruz ve elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyeceğiz.”