Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında çevrimiçi olarak gerçekleşti.
Meclis Başkanı Süleyman Özer, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, başta Manavgat olmak üzere ülkemizin çeşitli bölgelerinde meydana gelen orman yangınları ile geçtiğimiz günlerde Karadeniz’de yaşanan sel felaketinden büyük üzüntü duyduğunu belirtti. Meclis Başkanı Özer, Manavgat’taki orman yangınında yaşamını kaybeden üç vatandaş ile Karadeniz’de yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve felaketlerden yaralı olarak kurtarılan vatandaşlarımıza acil şifalar diledi.
Başkan Davut Çetin Manavgat’ta
Meclis toplantısına Manavgat’tan zoom üzerinden katılan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, yangının hala kontrol altına alınamadığını söyledi. İki gündür Manavgat’ta temaslarda bulunan Davut Çetin, “Maalesef Manavgat’ta başlayan orman yangını Serik girişine kadar geldi. Hala kontrol altına alınamadı. Manavgat’ta neredeyse orman kalmadı. Üç vatandaşımız yaşamını kaybetti. Yaşamını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Manavgatlı hemşehrilerime geçmiş olsun diyorum.
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli, ve Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum Manavgat’talar. Umuyorum en kısa sürede yangın kontrol altına alınır ve bu felaket biter” dedi.
Manavgat’ta aynı anda dört noktada yangın çıkmasının düşündürücü olduğunu belirten Davut çetin, bu durumun sabotaj ihtimalini güçlendiğini söyledi.
Pandemi nedeniyle Antalya’da vaka sayılarının bugüne kadar ki en yüksek seviyeye çıktığına da dikkat çeken Davut Çetin, “Mutlaka aşı olmalıyız. Aşı konusunda tüm yakınlarınızı tanıdıklarınızı uyarın” çağrısı yaptı.
Meclis toplantısında bir konuşma yapan ATSO Başkan Yardımcısı M.Cihangir Deniz, Oda faaliyetlerinin ve ekonominin yanı sıra, kent ve ülke gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının başında Manavgat’taki orman yangından duyduğu üzüntüyü dile getiren Deniz, “Davut Başkan dün apar topar Manavgat’a gitti, bugün de orada olduğu için toplantıya konuşmacı olarak katılamıyor. Bütün Manavgat halkına geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Maalesef can kaybı haberleri alıyoruz. Cennet bir coğrafya ile birlikte binlerce canlı yanmıştır. Çok üzgünüz. Zor şartlarda yangına müdahale eden bütün ekiplere teşekkür ediyorum” dedi.
Ağustos ve Eylül ayını kaybetmek istemiyorsak hızlı önlemler almalıyız
Meclis toplantısını pandemi nedeniyle yeniden sanal ortamda yapmak zorunda kaldıklarını belirten Başkan Yardımcısı M.Cihangir Deniz şöyle konuştu:
“Bayram sevincimiz vaka sayısındaki artışla yarım kaldı. Haziran’da 100 bin kişide 28 olan vaka sayısı 70’e dayandı. Kent merkezindeki kırmızı bölge artışı yurtdışında bile haber oluyor. Bu artışı durdurmak için hepimiz dikkat etmek zorundayız.
Biz koronavirüsten bıktık, ama virüs bizden bıkmadı. Ülke olarak aşı ithalatını ve aşı programını başardık, ama aşı olmayanlara ve önlem almayanlara takıldık. Sağlık Bakanımız 23 milyon kişinin aşı olmadığını açıkladı. Dünyada 4 milyar doz aşı yapıldı, ama halen aşıya inanmayan, kısırlık yapacak, içinde çip var, Amerikan oyunu gibi düşünceler taşıyan çok sayıda insan var. Bunu başka ülkelerde de görüyoruz. Ülkemizde de bilime inanmayan bir kültürün olması sürpriz değil. Bu yönde yayınlar yapan televizyon ve gazeteler var. Dünyanın gündemi pandemiyken bizim gündemimiz hep başka konular oldu ve halka bu konu yeterince anlatılmadı. Normalleşmeyi de tam beceremedik, aşı olan maske takmayı bıraktı.
Artık bunları konuşmanın faydası yok. Ağustos ve Eylül ayını kaybetmek istemiyorsak hızlı önlemler almalıyız. İtalya, İrlanda, Fransa gibi birçok ülkede parlamentolar çalışıyor ve yeni önlemler alıyorlar. Bazı işkollarında aşı zorunlu hale getirildi. Aşı kartı olmayanı uçağa, otobüse, restoranlara, müzelere almıyorlar. Fransa ve İtalya’da aşı kartı kontrolü yapmayan restoran 1000 Euro ve 1500 Euro arasında ceza ödüyor.
Toplu mekanlara girişlerde aşı kuralı getirilmelidir
Bizim de aşı kartı uygulamasına geçmemiz gerektiğine inanıyorum. Toplu mekanlara girişlerde aşı kuralı getirilmelidir. Maske ve mesafe kurallarından vazgeçemeyiz. Bu kurallar hepimizin sağlığı ve geleceği için gereklidir. Resmi verilere göre günde 50-60 kişi vefat ediyor. Bu can kayıplarından bütün toplum olarak sorumluyuz. Turizm ve ticaret devam etsin istiyorsak hepimiz azami çabayı göstereceğiz. Herkesi, çalışanlarımızı aşı olmaya teşvik etmeliyiz, aşı olmayanları uyarmalıyız, maske ve mesafe kurallarına uymayı zorunlu tutmalıyız. Komitelerimiz kendi sektörlerine çağrı yapmalıdır.”
Antalya’da iç ve dış turizmde bayram bereketi yaşadık
Antalya’da iç ve dış turizmde yaşanan canlanmanın sevindirici olduğunu belirten Deniz, “Antalya’da iç ve dış turizmde bayram bereketi yaşadık. Yabancı ziyaretçi sayımız 3 milyonu geçti. İç turizmde ertelenmiş talep nedeniyle beklenen canlanma gerçekleşti. 24 Temmuz’da İstanbul Havalimanı uçuş sayısı 1034 iken Antalya havalimanı 885 uçuş gerçekleştirdi. Bunun güzel bir gelişme olduğuna kuşku yoktur, Antalya ekonomisi pandeminin başladığı günden bu yana ilk kez bir parça nefes almıştır. Yıl başında 2019 yılının yarısına ulaşabileceğimizi söylüyorduk. Pandemi izin verirse bu gerçekleşebilir. Şu anda dünya ekonomisinde de en önemli risk halen pandemidir. Çin’de bile vakaların arttığını görüyoruz. Vaka sayısı artışı her sektör için bir parça belirsizlik yaratmaktadır.
Eğitim sektöründe okullar açılacak mı nasıl açılacak tam bilinmiyor. Bu dönemde artık en azından ilk ve orta öğretimde normale dönülmelidir, çünkü çocuklarımızın kültürel gelişimi en önemli konudur, her şeyden vazgeçebiliriz, ama çocuklarımızın geleceğinden vazgeçemeyiz” dedi.
Dijital reklam kampanyası
ATSO olarak turizme destek olmak için Antalya reklamlarına başlandıklarını belirten Deniz şunları kaydetti;
“Rota Antalya’nın internet reklamlarına ve sosyal medya reklamına başladık. Yurtdışına tatile giden kişi sayısı pandemi nedeniyle azaldı, iç turizmdeki bu potansiyeli değerlendirmek için ilk aşamada İstanbul, Ankara, İzmir, Konya’yı hedefledik. Yurtdışında da Rusya pazarına dönük reklama başladık. Rota Antalya özellikle kent ve kültür turizmini kapsamaktadır. Bizim plajlarımız, tesislerimiz zaten kendisini satıyor, ama önemli olan kentin ticaretini de canlı tutacak bir turizmi yaratmaktır.
Mural Antalya’ya başlarken sanat etkinlikleriyle kent merkezinde turizmi canlandırmamız gerektiğini söylemiştim. Büyükşehir Belediyemiz ve Muratpaşa Belediyemiz müzik etkinliklerine başladılar. Haftanın belirli günlerinde birkaç noktada bando veya orkestra gösterisi yapılıyor. Kepez Belediyemiz Cem Karaca kütüphanesini açtı, Dokuma Park’ta etkinlikler yapıyor. Döşemealtı Belediyemiz Döşemaltı halısına coğrafi işaret aldı. Bu organizasyonlar ve çalışmalar için Sayın Başkanlara teşekkür ediyoruz.
Turizmde yeni bir adım daha atmayı planlıyoruz. Esnaf Odaları Birliğimiz, Alanya, Manavgat, Kumluca Odalarımızla birlikte odalarımızın turizmle ilgili komitelerinin üyelerinin yer alacağı bir Kent Turizmi İstişare Kurulu oluşturmayı düşünüyoruz. Bu konuda Alp Beyle bir çalışma yapıyoruz. Bu kurulun özellikle turizme destek olacak projeler geliştireceğine ve Odalar arasında iş birliği sağlayacağına inanıyorum.
Gastronomi turizmine destek olmak için de restoranlara yönelik dijital dönüşüm projemizden söz etmiştim. Komitemizle bu konuda istişare yapıldı. Bu projeye sektör destek olursa kent turizmi için daha güçlü adımlar atabileceğiz.”
Komitelerin gündemi; KDV indirimi, belgesiz-kayıtdışı işletmeler ve kredi desteği
Konuşmasında ATSO Meslek Komiteleri’nden gelen konulara değinen Başkan Yardımcısı Deniz sözlerini şöyle sürdürdü;
“Tarım sektörümüz müşterek komite toplantısı yapmıştır. Benim de sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak katıldığım 1. Grup, 4. Grup, 6. ve 15. Gruplarımızın müşterek toplantısında arkadaşlarımız Burdur ve Isparta’yı da içine alan bir tarımsal planlamanın gerekli olduğunu ifade ettiler. Girdi maliyetleri, seralar ve açık tarlalarda ilaçlama konusunda farklı uygulamalar, belgelendirme maliyetleri gibi birçok konuda sorunları ve önerileri ortaya koymuşlardır. Bunları bir rapor haline getirip ilgili makamlara sunacağız.
Komitelerimizin gündeminde üç konu değişmeden yer almaya devam etmektedir. Bunlar, KDV indirimi, belgesiz-kayıtdışı işletmeler ve kredi desteğidir.
Tarım sektörü dışında gıda grubumuzun da KDV indirimi talebi var. KDV konusunda bir noktanın altını çizelim. KDV’ye KDV indirilsin, satışımız artsın diye bakamayız. KDV bütün ülkelerde yakın düzeylerde, tüketiciden alınan bir vergidir, ikide bir değişmez. Fakat Türkiye’de KDV oranlarında tutarsızlık ve kayıtdışı ekonomi haksızlığı sorunu vardır. Bir işletme kayıtlı olarak %18 vergi ile malını satarken diğeri sıfır KDV ile satış yapıyorsa orada ticaret gelişmez. KDV ülkemizde bir haksız rekabet faktörü haline gelmiştir.
KDV ve kayıtdışı işletmeler konusunda reform taleplerimizi Hükümete defalarca ilettik. Pandemi araya girince reform yapılamadı. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi ekime kadar tatile girdi, dolayısıyla bu konular inşallah ekim ayında gündeme gelebilir diye ümit ediyoruz.
Tekstil sektörümüz gibi sektörlerimiz gümrüklerde gecikme ve işlem maliyetlerinden şikayetçidir. Gecikmeler ve maliyetler ihracatçıyı bezdirmektedir. Gümrük işlemlerinin hızlandırılmasını ve maliyetlerin düşürülmesini talep ediyoruz.
Mühendislik grubumuz falezler üzerinde 15 kat inşaata izin veren imar planı değişikliğine karşı çıkmaktadırlar.
Taşıt kiralama sektörümüzün Havalimanı ile ilgili sıkıntıları ve önerileri de önemlidir. Gerçekten Havalimanı otoparkı, yolcu giriş ve çıkış yerleri yetersizdir. Sektörümüzün şikâyet ve önerileri haklıdır.
32. grubumuz kasko değerlerinin güncellenmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca otomotivde teşvik talep ediyorlar.
38. grubumuzun ATSO sektörler fuarı önerisini geçen ay Davut başkan dile getirmişti, gelecek yıl bu fuarı yapacağız. Bu konuda ilgili gruplardan bir komiteyle çalışmaya başlamalıyız. Bunun dışında kuyum sektörümüzün kart taksidinin azaltılması gibi şikayetleri var.
Ekonomide bir yaz rehaveti yaşanıyor
Bir başka talep konusu kredi desteğidir, yani faizsiz veya düşük faizli kredidir. Gerçekten de pandemi döneminde kapanan ve iş hacmi düşenlere daha fazla destek olunmalıydı, hatta destekler devam etmeliydi. Fakat şu anda ekonomide bir yaz rehaveti yaşanıyor. Sektörlerimizden destek talebi gelirken, diğer tarafta ekonomi uçuyor gibi bir hava var. Turizmde canlanmanın yanı sıra otomobil ve beyaz eşya gibi sektörlerde satış artışının devam etmesi de piyasanın çok canlı olduğu kanaatini yaratıyor.
Bazı verilere bakıldığında ekonomide gerçekten geçen yıla göre hızlı toparlanma olduğu açıktır. Bununla birlikte bu yüksek artışların son iki yıldaki düşüşten kaynaklandığına dikkat edilmelidir. Yüksek büyümede baz etkisine bakmazsak ekonomi uçuyor gibi bir yanılsamaya düşeriz. Nitekim sektörel güven endeksleri artarken tüketici güven endeksi düşmektedir. Haziran ayından itibaren beyaz eşya gibi sektörlerde bir yavaşlama başlamıştır. Konut satışı son 7-8 yılın en düşük düzeyine inmiştir.
Ekonomide kalıcı iyileşme olması ve herkesin kazanması için enflasyonun düşmesi ve alım gücünün iyileşmesi gerekir. Dolayısıyla pandemide olduğu gibi, ekonomide de rehavete yer yoktur. Eylül ayından itibaren yavaşlamayı daha net göreceğiz ve bu rehavet sona erecektir. Hükümetin de bu konuları masaya yatıracağına, sektörel destekleri gündeme alacağına inanıyoruz.”
Avrupa’nın ve ABD’nin bekçisi olamayız
Konuşmasında Afganistan ve Suriye’den gelen mültecilerin durumuna da değinen Deniz, “Bugünlerde ülke gündeminde önemli bir konu da Afganistan’dan ve Suriye’den gelen göçün durumu. Yabancı düşmanlığı hastalıktır, dolayısıyla bunu teşvik edemeyiz. Fakat Türkiye, dünyada 3 milyar euro için mülteci bekçiliği yapan bir ülke gibi görülüyor. Avrupa’nın ve ABD’nin bekçisi olamayız. Bu göç Türkiye’de başka riskler de yaratmaktadır. Artık daha bağımsız bir politika izlemeli, Suriye’de kalıcı çözüm için adım atmalı ve göçü durdurmalıyız. Göçmenlerin çalıştığı sektörlerin olduğunu biliyoruz, hatta göçmenler olmazsa üretim durur diyen üreticiler var. Gerçekten de bizim gençlerimiz evde oturuyor, tarımda ve bazı sanayi kollarında göçmenler çalışıyor. Göçmen işçileri mi çare olarak göreceğiz, yoksa gençlerimizin durumunu mu masaya yatıracağız? Göçmenler ucuza çalışsın, gençlerimiz evde otursun diyemeyiz. Böyle giderse çalışma nedir bilmeyen bir gençliğimiz olacak.
Bugünlerde 2 milyona yakın gencimiz üniversite puanını bekliyor. Biz, meslek lisesi memleket meselesi diyoruz, ama bunu yetkililere bile söyletemiyoruz. Geleceği olmayan alanlarda diploma vermeye, üniversite diploması ile kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.
Gençleri iş öğrenmeye, çalışmaya, çalışarak okumaya, alın teri ve akıl teri ile kazanmaya teşvik etmeliyiz. Ülke olarak üretim ekonomisinden al-sat ekonomisine geçmiş durumdayız. Gençlerimizi torpille iş bulmaya, kripto para ile zengin olmaya özendiriyoruz. Bütün bunlar daha fazla konuşmamız gereken konular. Müşterek komite toplantısını fiziksel toplantı olarak yapabilirsek bu konuları daha detaylı ele alırız.
Biz şimdilik turizm sezonunu en iyi şekilde geçirmeye bakacağız, pandemiyle mücadeleye destek vereceğiz. Vaka sayısındaki artışın durmasını, yeni kapanmalara gerek kalmamasını ve sezonu en iyi şekilde geçirmeyi ümit ediyorum” diye konuştu.
SMA Hastaları için kampanya
Son dönemde SMA hastalarına yardım için çok sayıda başvuru aldıklarını da belirten Deniz, “SİAD platformumuzla birlikte güzel bir sosyal sorumluluk projesi başlattık. SMA Hastası Arel bebek için bir akşam canlı yayınla bağış toplandı. Program yerel bir kanalda olmasına rağmen bağış miktarı 1 milyon lirayı aştı. Bu programa katılarak destek olan bütün SİAD başkanlarımıza, bağış yapan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Son aylarda SMA hastalarına yardım için çok sayıda başvuru alıyoruz. Tedavi maliyeti 15-20 milyon lirayı buluyor. Türkiye’de 1600, Antalya’da 10 civarında hasta çocuğumuz var. SGK bu tedaviyi üstlenmiyor, oysa bu çağda böyle bir sorun olmamalıdır. Bu miktarı aileler karşılayamaz, yardım bile yetmiyor. Bakanlığın bu konuyu gündeme alarak bir çözüm bulması gerekiyor. Elbette bizler de destek olmaya çalışıyoruz, ama yeterli olmuyor.
Bu tür konularda kent dayanışmasının gelişmesi gerekiyor. Antalya olarak gerek sosyal sorumluluk konularında gerekse ilimizin çeşitli projelerinde kitlesel fonlamayla çözüm üretme kültürünü kazanmalıyız” dedi.