Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meslek Komiteleri Müşterek Toplantısı, ATSO Atatürk Konferans Salonu’nda yapıldı. ATSO Komite ve Meclis Üyeleri’nin yanı sıra, iş insanlarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, “Bilim, Ekonomi, Gelecek ve Siz” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan ATSO Başkanı Davut Çetin, Oda çalışmalarının yanı sıra, komitelerin sektörel konulardaki taleplerini ve önerilerini dile getirdi.
Başkan Çetin’in konuşması şöyle;
“Meclis ve Komite Üyelerimiz, Kadın ve Genç Girişimci Kurullarımızın Başkanları,
Değerli Özgür Hocam,
Hanımefendiler, Beyefendiler
Müşterek komiteler toplantımıza ve Özgür hocamızın konferansına hoş geldiniz. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
2022 yılının ilk müşterek komiteler toplantısını Özgür Hocamızla yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde ayrıca Büyükşehir Belediyesi ve kamu il müdürleriyle bir müşterek komiteler toplantısı daha yapmayı planlıyoruz. Büyükşehirle yerel sorunların, il müdürleriyle sektörel sorunların görüşülmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.
Ekonomide zor zamanlar yaşadık, yaşıyoruz. Normalde bu toplantıyı daha önce yapmak istiyordum, ama pandemi nedeniyle bu tür fiziksel toplantılara Mart ayı itibariyle başladık ve çok yoğun bir tempoya girdik.
Bu yıl 140. Kuruluş yılımızı kutluyoruz, etkinliklerimiz bu vesileyle ayrıca artmış oldu. Son 3 ayda 140. Yıl ve KÖK Ödülleri törenimizi, Kemer Eğitim ve Sanat Merkezi açılışını yaptık. Kredi sorunlarını çözmek için Bankalar Birliği ile ortak çalışma gerçekleştirdik. Antalya ekonomisi çevreci dönüşüm çalıştayı düzenledik.
Antalya oda ve borsaları ve SİAD’larıyla iki ayrı toplantı yaptık. Antalya ekonomisinin sorunları dosyasını hazırladık. Gastronomi yatırımcıları derneğiyle çalışarak çalıştay düzenledik. Sağlık turizmi konusunda çalışmalarımız yoğunlaştı, sağlık kümemize hedef ülkelerle uluslararası görüşmeler organize ediyoruz. Kaleiçi Evi’nde Avrupa Birliği Günü toplantısı gibi etkinliklerimiz oldu. Batı Akdeniz Ticaret Buluşması’nı gerçekleştirdik.
Bütün bunlar büyük zaman ve emek isteyen çalışmalardır. Çevreci dönüşüm çalıştayında Büyükşehir Belediyesi ile birlikte 100 civarında kurum ve kuruluş, 200 civarında uzman ve kurum temsilcisi çalıştı. Batı Akdeniz Ticaret Buluşması’nda Antalya, Burdur ve Isparta’dan bütün oda ve borsalarımız, SİAD’larımız, İhracatçılar Birliğimiz ve kamu kurumları olmak üzere 80’e yakın kurum ve kuruluş bir araya geldi.
Bunları yapıyorsunuz, Antalya’ya ve üyelere ne faydası var diye sorulabilir. Faydası şudur: örneğin İklim değişikliği ve Antalya’nın yeşil dönüşümü konusunda, üniversite hocaları, Belediye yetkilileri, DSİ; Tarım İl Müdürlüğü, Mühendis Odaları ilk kez bir araya gelmiş oldu. Bu çalışmalarla hangi kurum ne yapıyor, bundan sonra ne yapması gerekiyor ortaya çıkmış oluyor.
Bir başka örnek dijitalleşme konusudur. 2016 yılında Antalya 4.0 çalışmalarını başlattık. Dijitalleşme konusundaki toplantılarımız en fazla katılım sağlanan toplantılar oldu. Antalya’da e-ticaret yapan işletme sayısı 3 yıldan az zamanda 2 bin 400’den 16 bine çıktı. Bu kapsamda Rota Antalya gibi dijital turizm projeleri yaptık, akıllı tarım projeleri başlattık. Odamızın inovasyon merkezini kurduk, bugün İnovatso’da start up firmalar bu sayede doğuyor.
Batı Akdeniz Ticaret Buluşması da yine böyle uzun vadeli bir projedir. Bu proje Antalya’nın ve bölgenin birliktelik projesidir. Antalya’da firmalarımız satınalmaların yaklaşık üçte birini Antalya’dan yapmaktadır. Geleneksel ticaret halen eş, dost, tanıdık, dernekten arkadaş, partiden arkadaş mantığıyla yürüyor. Büyük kent olduk, ama kent kültürüne tam geçilmedi. Burada üretilen, satılan ürünü, verilen hizmeti bilmediği için İstanbul’dan, İzmir’den alan var. Bölgemizin katma değeri böylece diğer illere gitmiş oluyor.
İşte bu nedenle networking, yani ticaret ağları oluşturmayı hedefledik. Bu çalışmaya pandemi yasakları kalkınca başladık, kısa zamanda hazırlanmamıza ve ilk kez yapmamıza rağmen potansiyelin ne kadar büyük olduğunu gördük. Şimdi networking ve B2B görüşmelerini sektörel olarak devamlı hale getiriyoruz. Örneğin Ticaret Buluşmaları vesile oldu, önümüzdeki günlerde Antalya, Burdur, Isparta olarak mermer sektörü buluşmasını gerçekleştireceğiz. Bundan sonra da bunu isteyen komitemiz, sektörümüz ve firmalarımız için yapmaya devam edeceğiz.
Antalya Kültür Sanat’ta ve Kaleiçi Evi’nde sanat etkinliklerimiz Antalya markasını bir üst seviyeye taşımıştır. Picasso, Andy Warhol, büyük Türk ressamları sergilerinden sonra dünyanın en büyük heykeltraşlarından birisi olan Rodin sergisini 140. Yılımız vesilesiyle Antalya’ya getirdik.
Bazen sizin sergiyle ne işiniz var diyenler oluyor. Ama bunu kentimizin markalaşması için, turizm ve ticaret için, kent kültürü için yapıyoruz. Rodin sergisiyle Antalya Kültür Sanat ziyaretçi sayısında kendi rekorunu kırdı, özellikle kentte olan ve duyan yabancılar geliyor.
Biz, sektörlerimizin, üyelerimizin güncel sorunlarının çözümü için çalışırken bu çalışmalarla şehrimizin de gelişmesine katkı sağlıyoruz. Her günümüz sektörel sorunlarla boğuşmakla geçiyor. Pandemiden bu yana her gün kapanan işyerleri, kredi sorunları, vergi, MDF tedariki, demir tedariki, şeker tedariki, gübre üreticilerine getirilen kısıtlamalar, elektrik teminat bedelleri, KDV alacakları, medikal sektörün ve diğer sektörlerin kamu alacakları, müteahhitlerin fiyat farkları, akaryakıt bayilerimizin sorunları, taşıt kiralama sektörü, özel eğitim kurumları sorunları, gayrimenkul sektörü sorunları, Antalya limanı gibi her konuda meslek komitelerimiz, meclisimiz ve yönetim kurulumuzla yoğun mesai harcıyoruz. Medyayı izleyenler her gün bir komitemizin haberini medyada görebilirler.
Sevgili arkadaşlar,
Hepimiz biliyoruz ki son dönemde enflasyon ve girdi fiyatları diğer sektörel sorunları gölgede bırakmıştır.
Hepimiz ekonominin nereye gittiğini merak ediyoruz. Bu nedenle bugün önce Özgür hocayı dinleyeceğiz, sonra sizler ekonomiyle ilgili, sektörlerle ilgili konuları dile getireceksiniz.
Özgür hocayla ilk tanışmamız 2016 yılındadır. 2016 yılında bir müşterek komiteler toplantımızı Kemer’de yapmıştık ve Özgür hocayı davet etmiştik. O dönem Özgür hocayı kamuoyu tanımıyordu, biz de tanımıyorduk. Özgeçmişine bakarak hocamızı davet etmiştik. Kemer’de 2,5 saat aralıksız yüksek tempoda bir sunuşu gözümüzü kırpmadan izlemiştik. Bizim toplantımızdan bir süre sonra Özgür hoca hak edilmiş bir şöhret kazandı. Twitterda canlı yayında izlenme rekoru kıran hocamızdan bugün çok istifade edeceğimize inanıyorum. Şimdi ben biraz sorunlardan söz edeyim, Özgür hoca da çözümleri söylesin.
Bildiğiniz gibi, bir yılda sanayi doğal gazı tarifesi %600, elektrik tarifesi ve akaryakıt fiyatı %270 civarında arttı. Dünyada spot fiyatlar artsa da bizdeki gibi bir enflasyon olmadığını görüyoruz. Türkiye’de bu zamların ve enflasyonun bir kaynağı dövizdeki artıştır. Dolar kuru %100 artışla 8,5 liradan 17 liraya çıktı. 2018’de dolar 3 liraydı, 2020’de 6 liraydı. Dünyada parası bizden daha fazla değer kaybeden Zimbabwe ve Güney Sudan var.
Türkiye gibi büyük ve önemli bir ülkenin parası, enflasyonu bu durumda olmamalıdır. Doğu Avrupa’dan Hindistan’a kadar olan bölgede tarımı, sanayisi, turizmi, inşaat sektörü, ticaret sektörüyle üretimde ve hizmet sektöründe tecrübeli, altyapısı olan, yetişmiş insan gücü olan tek ülkeyiz. Ekonomide çok daha iyi bir performansı hak ediyoruz.
Bu ortamda ATSO olarak uyarı görevimizi en iyi şekilde yaptığımıza inanıyorum.
Yıllardır, yapısal reform, merkez bankası bağımsızlığı, vergi reformu, eğitim reformu gibi konuları en çok söyleyen kurumlardan birisi olduk.
Geçen yıl boyunca merkez bankasının güven sağlaması gerektiğini, aksi halde döviz ve enflasyon kısır döngüsüne gireceğimizi söyledim. Bu durumun orta sınıfı ve KOBİ’leri zor duruma düşüreceğini ısrarla dile getirdim. Enflasyon ekonomide adalet bırakmaz, nitekim büyük şirketler ve bankaların karları üç haneli, ama bu tarafta ciro artışı enflasyonun altında kalan işletmeler var. Bunları en çok dile getiren biziz.
Bizim şimdi denediğimiz politikayı ABD ve Avrupa 2010’larda uyguladılar. Onlar şimdi değiştirirken biz yeni başlamış olduk. Oysa bizim koşullarımızla, onların koşulları aynı değil. Napolyon cephede savaşı kaybeden komutana neden kaybettiniz diye sormuş, komutan majeste birkaç sebeple kaybettik, birincisi barutumuz kalmadı demiş. Napolyon kesmiş, tamam, başka sebep gerekmez demiş. Şimdi bizim barutumuz yok, yani dövizimiz yok, başka şey söylemeye gerek yok.
Merkez Bankacılığı beyin cerrahlığından daha basit bir iş değildir, bu konular siyasi polemik alanı değildir, teorisyenlerin alanıdır. Maalesef ülkemizde herkes kendi ezberine inanıyor, öğrenmek için değil, tartışmak için tartışıyoruz.
ATSO olarak bizim konuştuğumuz, ama ülkemizde yeterince konuşulmayan dört önemli konu daha var. Birisi şehir ekonomisinin gelişmesi konusudur. İkincisi sektör ekonomisinin gelişmesi konusudur. Üçüncüsü işletme kültüründe gelişme konusudur. Dördüncüsü ise iş ahlakı konusudur.
Şehir ve sektör ekonomisine gerekli önemi vermediğimiz için Türkiye’de birçok küçük şehir boşalıyor, yatırımcı büyük şehirlere göçüyor. Antalya olarak biz bile sanayide, ticarette bazı yatırımcılarımızı kaybediyoruz. Çeşitli nedenlerle önemli yatırımlar Ege, Marmara illerine gidiyor. Bir şehir bir sektöre uygun ekosistem yaratmazsa o sektör o şehirde gelişemez.
Çağdaş işletme yönetimi ve kültürü üzerinde de daha fazla durmalıyız. Çağ değişti, endüstri 4.0’a geçildi, Z kuşağı geldi. İşletmeler veri yönetimi, yetenek yönetimi yapmak, dijital ve yeşil dönüşümü başarmak zorunda. Bu konu sensör kullanma değildir. Asıl mesele müşteriyi, çalışanı paydaş yapmaktır. Yani ticaretin felsefesi değişmektedir.
Ayrıca gereğince konuşmadığımız bir konu etik veya iş ahlakı konusudur. Ekonomide hak ve adaleti, ticaret ve iş ahlakını unutmak üzereyiz. Yüksek enflasyon nedeniyle kayıtdışı rant ekonomisi çok yayıldı ve rant kültürü hakim oldu.
Ürettiğimiz mal ve hizmetle rekabet etmek yerine krediden, dövizden, arsadan medet ummak zorunda kalıyoruz. En büyük 500 sanayi firmamızın sadece 65’i halka açık, yarısının ar-ge faaliyeti yok. Sanayi bir kültürdür, rant kültürüyle birlikte olmaz. Çalışmak, üretmek, dürüstlük enayilik, su akarken küp doldurmak en büyük marifet oldu. Doğruyla yanlışı ayıramaz hale geldik.
Şehirlerimizi de ranta feda ediyoruz. Antalya’da 20 yıl önce imar tadilatları konuşulurdu, halen konuşmaya devam ediyoruz. Arsayı al, konut alanını ticariye çevir, emsali değiştir, projeyi geçir, yap geç artık kural oldu. Artık bunları tartışmaz hale geldik.
Rantı, siyasetle ticaret ilişkisini kesmeden gelişmiş bir ekonomi, gelişmiş şehir olmaz. Bu sorun artık siyaset veya hükümet konusu olmaktan çıkmış, kültür sorunu haline gelmiştir. Biz hepimiz bu çarkın içinde olursak düzelme olmaz.
Enflasyon, kredi, KDV sorunları bir gün çözülür, ama bozulan iş ahlakını düzeltmek kolay değildir. Kurumlar, gelenekler, etik tuzdur. Tuz kokarsa ne yapacağız?
Dolayısıyla ekonomi düzelsin istiyorsak önce herkes kendi evini, kendi mahallesini, kendi ilçesini temizlemekten başlamalıyız. Bu konuları arada bir hatırlamamızda yarar var, aksi halde gerçekler unutuluyor.
Değerli arkadaşlar,
Değerli Hocam,
Kısaca Antalya hakkında da bilgi sunup, sözü size bırakacağım. Antalya’da 2016 yılında turizmden bir darbe yedik, tam toparlandık derken pandemi geldi ve iki yılı kaybettik. Antalya ekonomisinin bu yıl turizm sayesinde Türkiye ortalamasına göre biraz daha iyi olacağını umuyoruz.
Turizmde geçen yıla göre % %226 artış var, ama 2019 yılının %26 gerisindeyiz. Rusya pazarına bağımlı kalan bölgelerimizde bunun sıkıntısı yaşanmaktadır.
Antalya’ya ülke içi ve ülke dışından ilgi devam etmektedir. Kurulan şirket sayısında İzmir’e yaklaşıyoruz. Mayıs ayında kurulan şirketlerimizin dörtte biri yabancı sermayeli şirket oldu. Beş ayda 56 ülkeden 451 yabancı sermayeli şirket kuruluşu gerçekleştirdik.
Konut sektöründe de Antalya trendi devam ediyor. Nisan ayında konut fiyatı artışında %140 oranıyla ilk sıradayız. Antalya kira artışında %329 artışla ilk sırada. Hatta sadece artışta değil, kira değerlerinde de öne geçmiş durumdayız. Kuşkusuz bu da çalışanlar için barınma sorununa neden olmaktadır.
Tarımda Nisan ayında ortalama ürün değerinde yıllık artış %137 oldu. Yüksek fiyat artışları üreticinin bir kısmını memnun etse de girdi maliyetlerine yetişmek kolay değil. Tarım ihracatımız maliyetlerden ve Rusya-Ukrayna durumundan olumsuz etkilendi.
Sanayide girdi maliyetleri ve tedarik sorunları üretime ve yatırıma yansımaktadır. İhracat Ukrayna krizinden Nisan ayında etkilendi, Mayısta toparlanma başladı. Çin’de kapanma bize biraz fayda sağladı, sanayi ihracatımız %27 düzeyinde arttı, mermer ve maden ihracatında artış daha yüksek.
Ticarette iç piyasayı söylemeye gerek yok. Elektrik gibi girdi maliyetleri herkesin derdi.
Kuşkusuz, sadece dönemlik, yıllık verilerle değerlendirme yapamayız. Asıl bakmamız gereken yer ilimizin yapısal sorunları ve geleceğidir.
Turizmde fiyat, kalite ve gelir bakımından daha ileride olmamız gerekiyor.
Tarımda bu dönem fiyatlar tatmin etti, ama yakında şikayetlerin arttığını göreceğiz. Plansızlık nedeniyle temel sorunlar devam ediyor. Tarımda, sanayi ve mermer ihracatımızda katma değerimiz halen çok düşük.
Sektörlerimizin geleceği için mekansal planlar, sanayi arazisi, ticaret alanı planlarımız olmalıdır. Bugünkü yapıda bunlar yapılamamaktadır. Bu nedenle ısrarla diyorum ki ekonomi için yerelden yönetim reformu yapılmalıdır.
Ulaşım altyapısında halen sorunlarımız var, lojistik merkezimiz yok. İhtisas bölgelerimiz yetersiz. Biyoteknoloji ve tohum vadisi gibi uygulama arazisi olan projelere ihtiyacımız var. EXPO alanı gibi değerlerimizi uzun vadeli bir vizyonla ele almalıyız.
Bu konularda oda ve borsalarımızla, SİAD’larımızla bir dosya hazırladık, bunu da hep birlikte Ankara’ya götüreceğiz, ama sonuç almak için hem ülkede hem şehirde birlik ve beraberlik olmalıdır. Oda ve borsalar olarak, SİAD’lar olarak, mühendis odalarıyla bir birliktelik sağladık. Bunu siyasette ve kent kültüründe de sağlamamız gerekiyor. Ümit ederim ki bu yönde de bir ilerleme görebiliriz.
Sevgili arkadaşlar,
Aramızda Özgür Hocamız için bu toplantıya gelen, Odamızı ve yaptıklarımızı yakından bilmeyen üyelerimiz de bulunuyor.
Onlar için de kısa bir bilgilendirme yapıp, konuşmamı tamamlayacağım.
Burada ekonomiden tarıma, ihracattan e-ticarete kadar birçok şey söyledim. Sadece söylemekle kalmıyoruz, bunların hepsi bizim günlük işimizdir. Ticaret ve Sanayi Odası sadece bir sektörün değil, bütün sektörlerin, şehrin ve ülkenin menfaatlerini gözeten ortak akıl kurumudur.
En büyük işimiz belgelendirmedir. Sicil belgesi, TIR karnesi, menşe belgesi, sanayi kapasite raporu, fuar belgesi, bilirkişilik gibi alanlarda yılda onbinlerce belge veriyoruz. Yıllardır E-oda projesine büyük yatırım yaptık. Böylece üye odaya gelmeden belge almaya başladı.
Dünyada ve Türkiye’de Odaların en önemli işlerinden birisi eğitimdir. Onlarca konuda eğitimler veriyoruz. Sertifika programları yapıyoruz. Örneğin turizm ve birçok sektör için doğrudan eleman yetiştiren, mesleki yeterlik belgesi veren bir kurumuz.
İhracata destek için çok çalışma yapıyoruz. Asya’dan Afrika’ya birçok ülkeye ihracat bizim ihracat kümeleri çalışmalarımızla başlamıştır. Bugünlerde sağlık turizmi gibi hizmet ihracatına dönük çaba harcıyoruz. AB İşletmeler Ağı ve diğer dış ticaret hizmetlerimiz, İstihbarat hizmetlerimiz zaten rutin çalışmalarımızdır.
Antalya’nın tanıtımına her platformda destek oluyoruz. Turizmin kentte gelişmesi, çeşitlenmesi ve ticarete fayda sağlaması için Rota Antalya gibi dijital projeler yaptık.
Mural Antalya gibi bir projeyi kentin yüzü değişsin diye yaptık. Rodin sergisi gibi etkinliklerimiz Antalya’nın markalaşması için, turizm ve ticaret içindir.
Gastronomi turizmi, coğrafi işaretli yerel ürünler faaliyetlerimiz hem turizme hem ticarete fayda sağlamaktadır. Kongre ve Fuar turizmine en fazla destek olan kurumlardan birisiyiz. Antalya Kongre Bürosunu biz yürütüyoruz. Tanıtım Vakfıyla birlikte çalışıyoruz.
Tarım sektöründe Hal Kanunu konusunu devamlı izliyoruz. Growtech fuarı gibi fuarlara destek oluyoruz. Tarımda Inovasyon ve dijitalleşme üzerinde etkinliklerimiz devam ediyor.
İnovatso hem üyelerimize hem genç girişimcilere hizmet veriyor. E-ticaret ve sosyal medya ticareti için facebook istasyonu kurduk.
Tarımın ve sanayinin geleceği dijital ve yeşil dönüşümdür. Bu nedenle biraz önce de söyledim, bu alanlarda hep öncü çalışmalar içerisindeyiz. Türkiye 2053’de karbon nötr hedefi koyabilir. Antalya Türkiye’nin önünde olmalıdır, çünkü çevre Antalya’nın ekmek teknesidir. Bu nedenle çevreci dönüşümde şimdi ilgili bütün kurumlarla birlikte tarım, turizm, sanayi ve kent olmak üzere 4 alanda sektörel çalışma gruplarıyla ilerlemeye devam edeceğiz.
Sektörlerimize ve üyelerimize destek noktasında her alanda çalışıyoruz. Kredi sorunları için Bankalar Birliği’ni buraya getiriyoruz. Bildiğiniz gibi Arabuluculuk ve Tahkim Merkezini kurduk. Üyelerimizin mahkemeye gitmeden önce yetkili avukatlar kanalıyla uzlaşması için çözüm sunuyoruz.
Avantaj kartı üyelerimiz arasında ticareti desteklemek ve üyelerimize indirimler sağlamak için çıkarttık. Antalya firmalarını öne çıkarmak için verdiğimiz Etik üye belgemiz birçok kuruma örnek oldu, üzerine makaleler yazıldı.
Komitelerimizin taleplerini TOBB’da, Bakanlıklarda ve yerel yönetimlerde en üst düzeyde takip ediyoruz. Burada komite üyemiz olmayan üyelerimize özellikle seslenmek istiyorum. Bu odanın sahibi sizlersiniz. Sizler oda çalışmalarına, komite çalışmalarına ne kadar katılır ve katkı yaparsanız Oda o kadar başarılı olur. Sadece sorunların dile getirilmesi değil, sektörel projeler yapmak için de adres burasıdır.
Şimdi Oda içerisinde interaktif web sayfası ve dijital oda çalışmalarını son aşamaya getirdik. Bu bittiğinde web sayfamız üyelerin reklamını yapan, etik üyenin reklamını daha güçlü yapan bir yapıya sahip olacak. Böylece Batı Akdeniz Ticaret Buluşmaları’nda başladığımız networking ve B2B etkinliklerini, yani bölgesel ticaret ağlarını da sanal ortamla güçlendirerek devam edeceğiz.
Sevgili arkadaşlarım,
Biraz önce verilerde de gördünüz Antalya büyüyor, yabancı şirketler, ulusal şirketler geliyor, ticaret değişiyor.
Her şehir güzeldir, ama Antalya tabiatı ve tarihiyle eşsizdir. Sorunlar ne olursa olsun, bunun gururunu duyacağız ve geleceğe güven ve umutla yürüyeceğiz. Bu şehirde doğan, yaşayan, çalışan herkes şanslıdır. İş insanları olarak bizler bu şehirden kazanmak kadar bu şehre kazandırmayı da görev bilmeliyiz. Bizler bu kültürle büyüdük. Genç nesillere de rant kültürü yerine bu kültürü kazandırmalıyız.
Gelecek yıl, Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağız. Bildiğiniz gibi Cumhuriyetimizin 100 yılı simge eseri için bir çalışma başlattık, hatta halkın katılımı için fikir yarışması düzenledik. Önümüzdeki günlerde bir arama konferansıyla bütün kurumlardan da öneri alarak bir karar vereceğiz.
Antalya’ya, Cumhuriyetimizi kuranlara, büyük önder Atatürk’e vefa borcumuzu yerine getirmek en büyük arzumuzdur.
Odanın her çalışması, her eseri Antalya iş insanları olarak sizlerin attığı bir imzadır. Bu şehrin geleceğine, dinamizmine inanın, güvenin. Kendinizle, 140 yıllık köklü çınar olan Odanızla, dünyanın en güzel yeri olan şehrinizle gurur duyun.
Ne mutlu bize ki Prof. Dr. Özgür Demirtaş gibi, genç, dünya çapında saygın bilim insanlarımız var ve bu toplantıyı kendisiyle gerçekleştiriyoruz.
Sayın Hocamıza ve hepinize bu güzel birliktelik için teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”
Toplantıda daha sonra Prof. Dr. Özgür Demirtaş tarafından “Bilim, Ekonomi ve Siz” konulu söyleşi gerçekleştirildi.