Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis üyelerinin katılımıyla yapıldı. Meclis Başkan Vekili Hatice Öz’ün başkanlığında gerçekleşen toplantıda bir konuşma yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetlerinin yanı sıra, kent ve ülke gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
KOSGEB Yurtdışı İş Gezisi desteğiyle Letonya’da İş Forumu ve ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Davut Çetin, “Letonya TSO, Letonya Yatırım ve Kalkınma Ajansı, Jelgava Business Park ziyaretlerimiz oldu, yetkililerle görüştük. Letonya küçük bir ülke, ama bir Avrupa Birliği üyesi olarak önem taşımaktadır, ayrıca coğrafi konumu çeşitli avantajlar sağlamaktadır.
Letonya Büyükelçisi, daha önce odamızı ziyaret etmişti, bu organizasyona da bizzat katıldı ve destek oldu. Toplantıda B2B görüşmeleri yapıldı. Letonya, Litvanya gibi Baltık ülkeleri Antalya’yı çok seven ülkeler. Türkiye’de 44 Letonyalı şirketin 11’i, yani dörtte biri Antalya’da. Bizim artık dünyanın her yerinde olmamız, yatırım ve ihracat fırsatlarını araştırmamız gerekiyor.
Bir diğer yurtdışı organizasyonumuz inşaat sektörümüzün Özbekistan gezisi oldu. Erol Bey ve ağırlığı 30. grubumuzdan olan arkadaşlarımız kendileri organize oldular, Odamız görüşme ve randevuları ayarladı ve güzel bir çalışma başlattılar. Urgenç şehrinde görüşmeler yaptılar, Harezm Bölge Valiliği ile Odamız arasında işbirliği anlaşması imzaladılar. Bu organizasyonun da yararlı olduğuna inanıyorum” dedi.
Konuşmasında İstanbul belediye başkanlığı seçimine de değinen Davut Çetin, “İstanbul seçimi nihayet bitti. Ekonominin sıkıntılı döneminde reform yapılmadan geçen her gün kayıptır, dolayısıyla çok zaman kaybettik. Umarım ki, kaybedilen zamanı telafi edecek adımlar atılır. Seçim akşamı bütün siyasilerden olumlu mesajlar geldi. Sayın Ekrem İmamoğlu da birleştirici açıklamalar yaptı, kendisine başarılar diliyoruz. Seçim sonuçlarının olgunlukla karşılanması demokrasimiz adına olumlu olmuştur. Artık siyasi gerilimin yerini uzlaşma ortamına bırakmasını ve reform gündemine dönülmesini diliyoruz. Genellikle ekonomi gündemine dönülmeli diyoruz, ama yargı reformu ve siyasi uzlaşma da ekonomik reformlar kadar önemlidir. Bunu da unutmamalıyız.
Ülkemizin hem dış siyasette hem ekonomide önemli sorunları vardır. Bu sorunları ancak iktidar ve muhalefet birlikteliğiyle aşabiliriz” diye konuştu.
SAYIN DIŞİŞLERİ BAKANIMIZIN İŞİ OLDUKÇA ZORDUR
Dünyada önemli gelişmeler yaşandığını vurgulayan Davut Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bildiğiniz gibi, Japonya’daki G20 zirvesi büyük bir önem taşımaktadır. ABD Başkanı Trump, ticaret savaşı tehditleriyle dünya ekonomisinde güveni azalttı. Şimdi bir anlaşma olmazsa güvensizlik iyice artacak ve dünya ekonomisi daha sorunlu hale gelecektir.
Cumhurbaşkanımız ve Trump arasındaki görüşme de önemli bir konudur. ABD Kongresi Türkiye’ye yaptırım konusunda ısrarlıdır. Bu sorunu ulusal bağımsızlığımızdan taviz vermeden aşmamız gerekiyor.
Diğer ciddi bir konu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle yaşanan sorunlardır. Rum yönetimi Doğu Akdeniz’de doğal gaz ve petrol aramaları başlattı ve son olarak bir Amerikan şirketiyle doğal gaz satış anlaşması yaptı. Bizim gemiler de Kıbrıs açıklarında arama yapmaya başlayınca Yunanistan’dan ve Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye tepkiler başladı, Yunan ordusu alarm vaziyetine geçirildi. Türkiye 1995’te Güney Kıbrıs’ın AB’ye başvurmasına, 2004’te AB’ye üye alınmasına sessiz kaldı, şimdi bunun sonuçlarını yaşıyoruz.
Suriye’de bir taraftan ABD-İsrail, diğer taraftan Rusya-İran ve Esat yönetimi arasında zor bir dengeyle karşı karşıyayız.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle aramızda sorunlar devam ediyor.
Çin ile ilişkilerimiz de gerekli düzeyde değil. Çin’de bazı kaynaklara göre 1 milyon Uygur eğitim kampı adı altında cezaevlerinde tutuluyor ve Çin bu nedenle Türkiye’ye mesafeli duruyor.
Türkiye’yi etkileyecek bir başka konu ABD’nin İran ambargosudur. İran ilk defa petrol ihraç edemez hale geliyor, bu durum bizi de etkileyecektir.
Sayın Dışişleri Bakanımızın işi oldukça zordur, zira bu kadar cephede birden mücadele etmek kolay değildir.
DİPLOMASİ SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALIDIR
Türkiye’de oturduğumuz yerden konuşmanın faydası yoktur, sesimizi dünyaya duyurmalıyız. Bütün siyasi partiler biraraya gelmeli, ortak komiteler oluşturulmalı ve bir diplomasi seferberliği başlatılmalıdır.
Dış politikada güçlü olmanın koşulu iktidar ve muhalefet arasında işbirliği olmasıdır. Muhalefet partilerinin ve hatta özel sektörün yurtdışı temasları dış politika için gereklidir. Dış politikada güçlü olmanın bir diğer koşulu güçlü, özgür, itibarlı bir medya olmasıdır. Türkiye’nin dünyadaki imajının zedelenmesi ve ekonomideki sorunlar da dış politikada elimizin zayıflamasına neden olmaktadır. İktidar, muhalefet ve özel sektör olarak bu konuda yeni adımlar atmalıyız.
Dünyada faizlerin düşmeye başlaması, Türkiye için olumlu bir gelişmedir. Dış politikada bir terslik olmazsa dünyada ucuz para bizde borsaya ve dövize olumlu yansıyacaktır. ABD ile sorun çözülürse, yargı reformu ve yapısal reformlar başlarsa ekonomide bir toparlanma görmeyi ümit ediyoruz.
EKONOMİK VERİLERDE HALEN NET BİR İYİLEŞME BAŞLAMAMIŞTIR
Reel sektör beklentileri Haziran ayında biraz toparlanmıştır. Sanayide kapasite kullanımı %74 düzeyindeydi, %77’ye çıktı.
Tüketici güven endeksi önemli bir öncü gösterge. İstanbul seçimi iptal olunca tekrar dip yapmıştı, Haziranda biraz iyileşme oldu, ama 57 düzeyi de halen dip bölge sayılır.
Enflasyonun düşük olacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Sebze-meyve fiyatları ve baz etkisi nedeniyle enflasyonda geçici bir gerileme göreceğiz. Enflasyon düştüğünde faizler de düşecektir. Fakat enflasyondaki düşüşün devam etmesi vergi ve zamlara bağlı olacaktır. Vergi gelirleri azaldığı için bütçe açığımız rekor düzeyde. Bütçe açığı nedeniyle akaryakıt, çay ve şekere zam gelmiştir, yeni zam ve vergiler gelmesi de muhtemeldir. Dolayısıyla kolay bir durum yoktur.
Reel sektör verilerine bakarsak, sanayi üretimi, otomobil-beyaz eşya-konut satışlarındaki değişim negatif olmaya devam ediyor. Perakende satışların hacmi reel olarak düşük, cirolar enflasyonun altında. Bazı sektörlerde durum artık ciddi boyuttadır.
İstihdam rakamlarına baktığımızda geçen yıla göre tarımda 200 bin civarı, inşaatta 500 bin civarı istihdam kaybı olduğunu görüyoruz. Bir yıllık dönemde imalatta 100 bin, ticarette 40 bin istihdam kaybı olmuştur.
Bankalardaki sorunlu krediler konusunda belirsizlik devam etmektedir. Bildiğiniz gibi, Türkiye ekonomisi son yıllarda hep krediyle büyüdü, son aylardaki kredi daralması devam etmektedir. Kredi hacmimiz 2.5 trilyonda sabitlenmiş durumdadır.
Şimdi ekonomi yönetimi çeşitli kredi paketleriyle çözüm üretmeye çalışmaktadır. Kredi kartı taksitleri 3 ve 6 ay arasında uzatıldı, kuyum sektörü de ilk kez kapsama alındı.
Bu ay Enflasyona endeksli kredi faiz uygulamaları başladı ve 25 milyarlık Ekonomi Değer Kredisi açıklandı.
Ekonomide kredi hacmi 2.5 trilyon iken, 25 milyar bunun yüzde biridir. Kredi hacminin enflasyonun üzerinde artması gerekir ki, bir canlanma olsun. Yani 200-300 milyar liralık kredi olmadan ekonomide canlanma etkisi yetersiz kalır. Ayrıca bu 25 milyar kredinin önemli kısmı büyük şirketlere, yani yıllık cirosu 125 milyon üzeri şirketlere ayrıldı.
Bunun dışında önemli bir adım konut kredilerinde atıldı. Kamu bankaları kanalıyla enflasyona endeksli konut kredisi uygulaması başladı. Bu kampanyalar konut sektöründe bir miktar hareket yaratabilir.
Bunlar elbette olumlu adımlardır, fakat artık yeni ve kapsamlı bir ekonomik program gerektiği açıktır. Temel sorunlara çözümü içeren, şeffaf ve net bir program güven tesisi için gereklidir. Güven sağlayan bir program başlamadan kredi paketi, faiz indirimi, vergi ertelemesi gibi adımlar yeterli olmamaktadır. Bunları her ay tekrarlıyorum, çünkü herkes duyana kadar konuşmaya devam etmek zorundayız.
HAZİRAN AYINDA TURİST SAYISINDA 5 MİLYONU AŞTIK
Antalya verilerinde Haziran ayında turist sayısında 5 milyonu aştık, %16 oranında bir artışla devam ediyoruz. Çek hacmi artışı, vergi tahsilâtı ve yatırım teşvik belgesinde Türkiye ortalamasından iyi durumdayız, bununla birlikte bizde de piyasa durgunluğu rakamlara yansımış durumda. İhracat, konut satışı, KDV tahsilâtı verilerinde olumsuzluk görülmektedir.
Haziran ayında turist sayımız çift haneli artışa devam etmiştir. Bununla birlikte turizmde abartılı ifadelere yer olmadığını da söylemek gerekir. Mayıs ayında tek haneli büyüme kaydettik. Belki bayramın veya iç pazarın etkisi oldu, ama esasen Almanya başta olmak üzere bazı pazarlarda bir durgunluk başladığına dönük işaretler bulunmaktadır. Almanya tatil rezervasyonlarında bütün Akdeniz ülkeleri için genel bir yavaşlama söz konusudur. Avrupa ekonomisinde yavaşlama turizmde de bir doygunluk düzeyi yaratabilir ve iki yıldır alıştığımız artışlar devam etmeyebilir.
Bu nedenle sürekli olarak artık yeni ürünler ve yeni pazarlar gereklidir diyoruz.
TARIM ÜRETİCİMİZ SORUN YAŞIYOR
Tarım sektöründe ise düşük fiyatlar nedeniyle üreticimiz sorun yaşamaktadır. Geçtiğimiz aylarda Türkiye ekonomisinde gündem sebze fiyatları ve toptancı hallerdi ve bu nedenle tanzim satışlar yapıldı. Son günlerde domates, patlıcan, salatalık gibi ürünlerde Toptancı Hal fiyatı 1 lira gibi fiyatlara düşmüş durumda. Üreticimiz haklı olarak diyor ki, fiyat yükseldiğinde tanzim satış kuruldu, şimdi de bir destek sistemi kurulsun.
Antalya 2.5 milyon tondan fazla domates üretiyor, bu 3 üründe 3 milyon tondan fazla üretim var. Normalde fiyatların en az 2.5-3 lira olması gerekir. Düşük fiyat, Antalya için milyarlarca lira gelir kaybı demektir.
Son haftalarda sebze ve meyve ürünlerinde ihracatımız %20-30 arasında düşmüş durumdadır. Rusya’ya ihracatımız yılın ilk aylarında artıştaydı, fakat son dönemde düşüş görüyoruz. Bu konuda çok önceden uyarı yapmıştım, ama uyarılar bazen yetmiyor.
Geçtiğimiz aylarda 1 milyar 700 milyon liralık seracılık kredi paketi çıkarılmıştı. 250 bin ton domates üretimi için sera yatırım kredisi alınmış. Bunun üçte biri Antalya’ya kullandırılmış görünüyor, en fazla krediyi Afyonkarahisar, jeotermal seralar için almış. Antalya’da sera yatırımları artıyor. Ümit ederim ki, herkes verim-maliyet ve uygun ölçek hesabını doğru yapmıştır. Çünkü artık dünyada kalitenin, verim ve maliyetin önemi giderek artmaktadır.
YEREL YÖNETİMLER ZİRVESİ
Bu dönem bayram tatiline rağmen Odamız faaliyetlerinde yabancı ziyaretçi temasları, bazı komitelerimizin genişletilmiş toplantıları, 30 saatlik dış ticaret eğitimi gibi eğitim faaliyetlerimiz oldu. Sağlık turizminde küme oluşturma çabalarını hızlandırdık.
Bu ay bir önemli etkinliğimiz de yerel yönetimler zirvesiydi. Hatırlayanlar vardır, ilk zirveyi 2009 yerel seçimi sonrasında yapmıştık, sonra 2014’te yaptık. Bu üçüncü zirveyi SİAD’larımızla birlikte yaptık. Bu zirve dışında ayrıca Büyükşehir Belediyesi ile Genişletilmiş Meslek Komiteleri toplantısı da yapacağız.
Mart ayında komitelerimizin yerel yönetimlerden taleplerini kitapçık haline getirmiştik. Bunları da dikkate alarak hem yerel hem sektörel sorunları sunduk. Başkanlar hazırlıklarını bir tamamlasınlar, sonra genişletilmiş meslek komiteleri toplantısını da Büyükşehir Belediyesi ile yapacağız. Bu çalışmayı, Odalar ve borsalarımız, mimar-mühendis odalarımızla birlikte de devam etmeyi düşünüyoruz. İlçe belediyeleriyle ayrı ayrı daha detaylı toplantılar yapmamız da mümkündür.
Büyükşehir Başkanımız bu toplantı için İstanbul programını değiştirdi, Kepez Başkanımız İstanbul’dan gelir gelmez toplantıya katıldı. Sabırla dinleyip, toplantı sonunda sorulara cevap veren başta Büyükşehir Başkanımız olmak üzere, Başkanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu toplantıda yerel seçim bildirgemizdeki konuları, Komitelerimizin taleplerini, SİAD’larımızın taleplerini dikkate alarak 16 başlık belirledik. Bu başlıklardan her biri için de bir SİAD Başkanımız sözcü oldu, görüş ve önerileri dile getirdi.
BAKSİFED-İmar-Kentsel Dönüşüm
- Planlama talepleri, imar düzenlemeleri, plan revizyon ve tadilatlar mevcut planları bozuyor.
- Şehir içi bisiklet ve yürüyüş yolları yeni planlamalara eklenmeli, mevcut bisiklet yolları gözden geçirilmelidir.
- İnşaat ruhsat harçları ve ASAT’ a ödenen harç ödemelerinde indirime gidilmelidir.
- TOKİ dar gelişli vatandaşa konut üretimi konusuna geri dönmelidir.
- Sağlam olmayan binaların imar affına sokulmaması lazımdır.
- Alınan önemli kararlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır,
- Deprem master planı yapılmalı ve acil durumlardaki noktalar belirlenip kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Dönüşüm alanları ada bazında yapılmalı bireysel inşaatlara izin verilmemelidir.
- Kamu, sivil toplum örgütleri ve meslek odaları ile koordine çalışmalıdır. İhaleler şeffaf yapılıp halk ile paylaşılmalıdır.
ANSİAD-Katılımcı yönetim
- Belediyeler kent vizyonunda yönlendirici olmalıdır.
- Yerel kalkınmada Belediyeler güçlü rol oynamalıdır
- Yeni ekonomik faaliyetlerle istihdam yaratılmalıdır
- Nihai hedef yalnızca büyüme olmamalı, eşitlikçi politikalar uygulanmalıdır
- Doğal kaynaklar gözetilmelidir.
- Yatırımcıları çekecek altyapı yatırımları yapılmalıdır
MÜSİAD-Kent Estetiği
- Kent kimliğini ortaya koyacak bir ön çalışma yapılmalıdır (kentin renkleri, mimarisi vb.)
- Engelsiz bir kent oluşturulmalıdır
- Geçmişi yaşatıp geleceğe aktaracak planlar yapılmalıdır
- Görsel estetik azami oranda gözetilmelidir
- Yeşil alan, spor tesisleri talebi karşılanmalıdır
KONYSİAD-Ulaştırma
- Konyaaltı bölgesi sorunları
- Ulaştırma ve yol düzenleme talepleri
- Otopark sorunu
- Yol kenarlarında kısa süreli park talebi
- İşyeri denetim talepleri, taşmaların, kaçak üretimin önüne geçilmesi
TÜMSİAD-Ticaret
- AVM lerin ve ticaretin planlanması
- Butik sabit çarşı talebi
- Ticari cazibe yaratmada teknolojiden yararlanılması talebi
YÖRSİAD-Turizm
- Destinasyon yönetimi talebi
- Turizm politikaları belirlenmeli ve kent turizm konseyi oluşturulmalıdır.
- 12 ay turizmin gerçekleştirilmesinde strateji belirlenmelidir.
- Holistik turizm gibi yeni turistik hedefler koyulmalıdır.
- Konaklama ve şehir vergilerinin takipçisi olmak gerekmektedir.
- Dijital Antalya haritası oluşturulmalıdır.
KGK-Turizm
- Turizm hareketliliği kent içine yansıması ve cadde alışveriş kültürünün desteklenmesi
- Sampi kavşağından Güzeloba’ ya kadar olan güzergâhta ışıklar caddesi modeli oluşturulmalıdır.
- Cazibe yartacak festival talebi (yeni yıl pazarları, cadde festivalleri, gastronomi festivali vb.)
- Turizm potansiyeli olan köylerin gezilecek yerler rotasına alınması gerekiyor
ANTGİAD-Tanıtım
- Antalya’da Ekonomi Forumu düzenlenmesi talebi
- Spor turizmi
- Kente değer katacak, cazibe yaratacak etkinlik talebi
- Butik müze talebi – deniz müzesi, kent tarihi müzesi vb.
- Kente renk ve canlılık katacak Graffiti yarışmaları düzenlenmelidir.
ANTİKAD-Sosyal Gelişme
- Sosyal proje talepleri – evde yaşlı bakımı, Alzheimer hastaları için bakım evleri, taziye evleri vb.
- Kreş talebi
- Gençlik bilim merkezleri
- Spor ve sosyal donatı alanı talepleri
- Evliler ve çocukları için pskoloj desteği
AGİDER-Sosyal Gelişme
- Toplumsal cinsiyet eşitsizlik giderilmeli, kadın girişimciliği arttırılmalıdır.
- Kültürel sosyal ve tarihi değerlerimizi korumaya yönelik çalışmalar yapmalıyız.
- Sağlık turizminin desteklenmesi
- Antalya kültür mirası fonu oluşturulmalıdır. İl sınırlarındaki arkeolojik kazılara yatırım ve destek
- Engelli vatandaşlar topluma entegre edilmelidir.
ANTİAD -Tarım
- Tarım stratejisi ele alınmalıdır
- Belediyelerde tarım politikalarını ve uygulamalarını hayata geçiren ve izleyen birimler tesis edilmelidir
- Tarım alanlarının korunması gerekiyor. Dikey tarım modeline geçilmelidir.
- Yerel üretimin tanıtımı, pazarlanması talebi
- Uygulamalı tarım eğitimi
- Hal yasası hususunda ortak akıl çağrısı
OSİAD-Sanayi
- Raylı taşıma sistemi OSB içine kadar uzatılmalıdır.
- OSB çevresinde doğaya ve turizme uygun toplu yaşam alanları değerlendirilerek yapılmalıdır.
- Lojistik altyapının güçlendirilmesi talebi
ASBİAD-Serbest Bölge-Sanayi
- Serbest Bölge otopark sorununun çözümü
- TIR parkı talebi
- Bölgeye itfaiye altyapısı desteği
- Kurvaziyer Limanı’nın bölge kapasitesi de dikkate alınarak ele alınması
- Kaleiçi’nin tarihi özelliklerini korumak şartı yat limanının ultra lüks yatlara ev sahipliği yapabilecek niteliğe kavuşturulması
- Kaleiçi ünlü restoranların ve mağazaların bulunduğu bir alan haline getirilmelidir.
ALTINSİAD -Eğitim-Kültür
- Kent merkezindeki mağazalarda çalışan personel çevreye, turizme ve doğaya duyarlı değil.
- Yoksul semtlerdeki anaokulu ve kreş projeleri arttırılmalıdır.
- Yoksul semtlerde eğitim altyapısına destek olunmalıdır
- Belediyeler tarafından dezavantajlı bölgelere sosyal donatılar ve yüzme havuzları yaptırılmalıdır
ADGİAD-İnşaat
- Müteahhit ve mimarların belediyelerden beklentileri
- Kırcami’de inşat faaliyetleri başlamadan önce altyapı yatırımlarının tamamlanması
GGK-Çevre
- Çevreye duyarlılık konusunda toplumda hassasiyet arttırılmalıdır.
- Bu duyarlılığının tesisine çocuklardan başlanmalıdır.
- Atık yönetimi ve geri dönüşüm projeleri ile fark yaratılmalıdır. Bu konuda Belediyeler işbirliğine gitmelidirler
Sorularla birlikte toplu işyerleri, yerel firmalarla çalışılması, özel sektörle rekabet edilmemesi, haksız rekabetin önlenmesi, Hal yasasında birlik oluşturma, Kaleiçi yat limanı, Kırcami imar planı, yöresel ürünler gibi çok sayıda konuyu ele aldık.
BİRLİKTE ÇALIŞMAYI ÖĞRENMEMİZ GEREKLİDİR
Bu toplantıların amacı sadece konuşmak değildir, amacımız Antalya vizyonunun tartışılmasını ve yerel yönetimlerle STK’lar arasında güç birliğini sağlamaktır. İnsan doğası gereği, kendisini en akıllı kişi olarak görür ve kendi çıkarlarını savunur. Oysa kent kültürü, farklı akılları, farklı çıkarları dinleyerek ortak aklın ve ortak çıkarların kabul edilmesidir. Bu çalışmalara zaman ayırmamız, sabırlı olmamız ve birlikte çalışmayı öğrenmemiz gereklidir.
Biz genellikle günlük sorunlarla uğraşıyoruz ve geleceğe bakmıyoruz. Antalya’da halen bir vizyon kültürü, marka kültürü geliştirmekte zorlanıyoruz. Belediye Başkanlarımız artık kendilerinden ekonomik ve sektörel konularda da bir vizyon beklendiğini gördüler. Artık her ilçe belediyemiz kendi ilçesinin markalaşma vizyonunu belirlemelidir. Antalya’nın 2023 hedefleri nedir diye sorulduğunda bir ilkokul öğrencisi bile bir şeyler duymuş olmalıdır ki, başarılı olalım.
Kentsel dönüşüm, kent estetiği, kent ticareti, kent turizmi gibi alanlarda belediye, il müdürlüğü, oda ve borsa, SİAD, mimar-mühendis odaları temsilcilerinden oluşan çalışma grupları olmalıdır.
Bunları yapmadıkça, 25 yıldır konuştuğumuz konuları bir 25 yıl daha konuşuruz.
Toplantıda sunulan konularda çalışmalarımız devam edecektir. Ümit ederim ki, gerçek bir işbirliği ortamı oluşur ve daha güzel sonuçlar alırız. Hepimiz bu işbirliğine katkı koymaya çalışmalıyız.
Ayrıca, güçlü bir birliktelikle Hükümet nezdinde de bazı konuları takip etmeliyiz. Yakında Hal yasası gündeme gelecek, bu konuda üretici ve tüketici halleri farkını iyi anlatmalıyız. Antalya’nın ulaştırma altyapısında Hükümetin yatırımları devam etmelidir. Metro projesi mutlaka Bakanlık desteğiyle başlamalıdır. Metro ve tramvay ağı bir taraftan Döşemealtı’na diğer taraftan Liman’a ve Kundu’ya uzanmalıdır. Ayrıca yeraltı yolları ve yeraltı otoparkları yapmazsak hem trafik hem de taşıtların neden olduğu hava kirliliği sorunu artacaktır. Bu konularda belediyeler ve STK’lar olarak milletvekillerimizle de görüşmeliyiz. Ortak vizyon çalışması bu açıdan da önem taşımaktadır.
ANTALYA ŞANSLI BİR KENTTİR
Bir güzel değerlendirmeyle konuşmamı tamamlayayım: Şu veya bu sorunlarımız elbette olacak, fakat ne olursa olsun, Antalya şanslı bir kenttir.
Türkiye’de şu anda en fazla göç alan illerden birisi Antalya’dır ve bu göç hız kesmemektedir. İstanbul aşırı büyüme sonucunda cazibesini kaybetmiştir. Artık İstanbul’dan, Ankara’dan göç alıyoruz ve bu nedenle nüfus artışında diğer büyük illerden öndeyiz.
Bursa’nın 2018 nüfusu 3 milyon, bizimki 2.4 milyon, buna rağmen elektrik abonesi sayısında Bursa’dan öndeyiz. Bu yıl beş ayda kurulan şirket sayısı Antalya’da 2000, Bursa’da ise 1500.
İzmir’in nüfusu 4 milyon 200 bin, İzmir’de iç turizm ve ikinci konut da var, buna rağmen 5 ayda İzmir’de satılan konut 24 bin, bizde 22 bin, yani konut satışında İzmir’e yaklaşmış bulunuyoruz. 5 ayda yabancılara sattığımız konut sayısı 3425’dir. Yabancıya satışımız İzmir’in 11 katı, Bursa’nın 4 katı daha fazladır.
Türkiye’de yaşam kalitesinin nispeten iyi olduğu az sayıda şehir var. Antalya’nın tarihi ve doğası eşsizdir. Bu tarihi ve doğayı, bu cazibeyi değerlendiremiyorsak, halen şehrimizi, mahallemizi, işletmemizi marka haline getirmemişsek, önce kendimizi geliştirmeyi öğrenmeliyiz.
Merhum ABD Başkanı Kennedy’nin “Ülkenizin sizin için ne yapabileceğini değil, sizin ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun” sözünü ara sıra hatırlamalıyız.
Antalya’da yaşayan, çalışan herkes, her esnaf, her şirket, sektör, dernek, her STK, kendisinin Antalya için ne yaptığını ve ne yapabileceğini düşünmelidir.
Bu düşüncelerle, bugün ve yarın Japonya’dan olumlu haberler almayı, Türkiye’nin her alanda yeni bir anlayışla daha hızlı bir ilerleme göstermesini, Antalya’da da belediyelerimizin ve bütün kurumların birlikte çalışmaya başlamalarını temenni ediyorum.
Bugünlerde Antalya’ya günde 80 bine yakın yabancı ziyaretçi gelmektedir, bunun da hepinizin işlerine bereket getirmesini diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle meclis toplantımıza katılımlarınız için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.”